Yeter: Gereksinimi karşılayacak ölçüde olan.Yeter artık fazlasına gerek yok.
Yeteri kadar: Gereksinimi karşılayacak, ölçüden fazlası durumunda söylenir. Bazen kapasite, bazen sabır, bazen ikisi birden.
Yeter artık çok içtin.
Yeter artık çektiğim, gibi...
Yeter adı daha çok kız çocuklarına verilse de erkekler için de kullanılır. Genellikle son çocuk olması istenen, çocuklara verilir. “Bir daha çocuk olmasın, bir daha kız çocuk olmasın” diye verilir.
Yeterle ilgili en güzel cümle:
“YETER SÖZ MİLLETİNDİR” cümlesidir.
1950'de siyasi propaganda serbest bırakılınca, Demokrat Parti radyodan yararlandı, afişler bastırdı. Afişi Mimar Selçuk Milar hazırladı. Bu afiş çok etkili olmuş, Demokrat Parti'nin seçimi kazanmasında yararlı olmuştur. Selçuk Milar, yıkılan Denizli Erkek Sanat Okulu'nun mimari projesini de yapmıştır.
Geçtiğimiz seçimlerde, birçok parti bu sloganı kullanmıştı. Sizce bu slogan hangisine yakışır?
Sosyal medyada gezinirken güzel bir fotoğraf ilgimi çekti. Onu sizinle paylaşmayı istedim. Aklıma arkadaşım Sevgili Özkan Mert'in şiiri geldi. Biraz uzun olmasına rağmen paylaşmak istedim;
DİREN EY KALBİM
Diren! Ey kalbim
Diren! Hayasızlığa
Namussuzluğa
Diren! Kötüye
Çirkine, yanlışa
Diren! Yenilme
Ne güzeldir yaşamak
Bir ırmak gibi coşkunca
Dağların üzerinde yürümek
Bulutlara değdirmek başımızı
Sıcacık ak bir somun
Koltuğumuzun altında
Kırlara çıkmak
Karışmak insanların arasına
Milyonların arasına.
Ben öylesine severim
Savaşmayı ve sevişmeyi
Anlatmayı insanlara
Durmadan, bıkmadan anlatmayı.
Çiçekler nasıl fışkırır dallarda
Balıklar nasıl yavrular
Bir çocuk ki nasıl açar
Gözlerini dünyaya
İşte ben öyle yaşamak isterim
Bir tren rayların üzerinden
Nasıl kayar gider
Öyle yaşamak isterim.
Cesurum Ey hayat
Cesurum Ey namussuzlar
Genç bir yürekle
Karşı çıkıyorum dünyaya
Eskimiş potinlerim benim
Güveniyorum sizlere.
Büyük bir coşkuyla
Yürüyorum sokaklarda
Yumruklarım sıkılı
Türkü söylüyorum haykırarak
Haykırarak yaşıyorum.
Diren! Ey kalbim
Diren! Yenilme
Sen benim silahımsın
Aşkımsın.
Yollarda yaprak döküntüleri
Çocuk ölüleri
Ve göğsümüzde
Bir kefen olarak taşıdığımız
Bahar.
Kuşlar uçardı
Tarhana kokularının
Göğe yayıldığı
Küçücük evlerin üzerinden
İnsanlar ağlardı durmadan
Sokaklar kıpkırmızı olurdu
Kahır ve acıdan.
Ve insanın
Etine sokulmuş
Bir bıçaktır
Artık
Yaşamak
Yaşamak.
Diren! Ey kalbim
Diren! Yenilme
Sen benim silahımsın
Aşkımsın
Güzel bir dünya için yavrum
Sıcacık ak bir somun için
Tertemiz sevdalarımız için
Direnmeliyiz!
Direnmeliyiz!
Cesurum Ey hayat
Cesurum Ey namussuzlar
Dağ gibi bir sevda bitti
Birer çocuk mezarı artık
Toprak damlı küçücük evler
Ve bir dal kadar
İncecik bedenleri
Bombalanıyor genç insanların
Dünyanın her yerinde.
Benim tek sevdam devrim
Kaynar bir su gibisin içimde
Çiçeklenmiş taptaze bir fidansın
Yaşanmamış güzel günlerimsin.
Diren! Ey kalbim
Diren! Yenilme
Sen benim silahımsın
Aşkımsın
Özkan MERT
"Geceleyin yıldızlarla flört eden gülleri ben yetiştirdim,
Çünkü ben savaşçı değil, gül yetiştricisiyim",“Benim şiirden başka kimsem yoktur” diyen şair.
Denizli Şiir Butik Otel'de Dünya Şiir Günü kutlaması yapılmıştı. Şiirleri müzik eşliğinde Özkan Mert eşi Havva Hanım ve Süleyman Boz okumuştu. Ben yönlendiricilik yapmıştım. Özkan Mert'in annesi Denizli Sarayköylü'dür. 12 Eylül öncesinde, Almanya'ya daha sonra İsveç'e gitmiştir. Stockholm'de yaşamaktadır.
"Senin tenin,
Benim gezegenim" diyen şair,
"Bütün kızlara pasta verin" der bir şiirinde. Denizli'den selamlar, sevgiler Özkan Mert'e. Özkan Mert şiirlerini okuyun, beğeneceksiniz.
Köy Enstitülü yazar, Cumhuriyet Ana lakaplı Huriye Saraç'ı öte dünyaya uğurlamışız. Muhammet Karaçay ve Fevzi Keyik, "Salihli'ye gideceğiz, orada çekim yapacağız, gelir misin?" deyince memnuniyetle kabul ettim. Muhammet Bey, Fevzi Bey, Bedriye Hanım, Salihli yoluna düştük. Eve ulaştık. Huriye Hanım, bizi öyle güzel karşıladı ki anlatamam. Bir anne sıcaklığıyla sarılmasını unutamam. Muhammet Bey, çekimini özenle yaptı. Çok güzel bir söyleşi oldu. “Atatürk'ün devrimci kızı” dedim içimden. Kitaplarını imzalayarak uğurladı bizi.
1930'lu yıllarda Emirdağ'ın Aslan Köyü'nde doğmuş. Beş kardeşten biri. Annesinin ölümünden sonra üvey anne zulmüne uğramışlar. Babası Ahmet Hayri Saraç, 1930 yılında Edirne'de askerken, Atatürk'le karşılaştığında, Atatürk'ün: "Eğer bir kızın olursa onu okutur musun?" isteğine olumlu cevapla söz vermiş. Huriye Saraç Çifteler Köy Enstitüsü’nde eğitim gördü. Mezun olduktan sonra köyünün ilk kadın öğretmeni oldu. Huriye Saraç kendi yaşamını, yaşadığı sıkıntıları anlatmış dört ciltten oluşan kitaplarında.
Kayayı Delen Tohum, Sevgiyle Işır Yaşamak, Adanmış Aydınlık, Yurt Dışında kitapları, hem yaşamına hem çağına tanıklık eder.
Çalıkuşu'nun Feride öğretmeni ile öğretmen Benisa, Anadolu'yu, gerçeklerini, insanlarını anlatır. Bana göre, Reşat Nuri'nin Çalıkuşu eseri de Huriye Saraç'ın eseri de birer baş yapıttır.
Ruhu şad olsun Reşat Nuri'nin ve değerli Cumhuriyet Ana'nın.
Işığını öteye de götürdüğüne inanıyorum.
Bugün bu kadar yeter sanırım. Hoşça kalın, dostça kalın.