Desem ki şiir okuyan bir şairi mi izlemek istersiniz, nutuk çeken bir siyasetçiyi mi?
Kiminiz “şiir karın doyurmaz” deyip siyasetçiyi ister, kiminiz “bıktık bu siyasetçilerden, şairi izlerim” der. Aslında tercihler kişiye göre değişir. Sevmediğiniz bir siyasetçiyi izlemek istemezsiniz asla. Düz yazıları şiir gibi okuyan bir şairi de izlemek istemezsiniz.
Yıllar yıllar önce, Çatalçeşme Oda Tiyatrosu’nda bir şairi izledim. Kendi şiirlerini ezbere okuyordu. Bütün salondakiler çıt çıkarmadan dinliyorlardı, şairi. Alkışla bölmeyi bile istemiyorlardı. "Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var" diyordu şair.
"Aşk iki kişiliktir derler
Sevmek kaç kişiliktir
Ya da sevilmek
Sevilince çoğalır mı insan
Belki de bölünür tam ortasından
Dağılır parçaları
Toplanmaz inadından.
Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir."
tandınız şairi.
Ataol Behramoğlu, dediğinizi duyuyorum.

Koca sahneyi tek başına dolduruyor. Adım adım dolaşıyor. Sözcükleri, ruhunuza gergef işler gibi işliyordu. Gecenin sonunda, hani bir konserden çıkarsınız da kendinizi şarkılara doymuş hissedersiniz ya işte tam o kıvamda dağılıyordu insanlar, sokaklara. Cepleri şiirlerle dolu dolu.
Ataol Behramoğlu sonraki gelişlerinde Haluk Çetin'i de yanında getirmişti. Haluk Çetin, Behramoğlu'nun şiirlerini besteleyip gitarı ile okuyordu. İyi bir ekip olmuşlardı.
Şiir Otel'in açılışında onur konuğuydu Ataol Behramoğlu.
Bir yıl sonra 2012'de Şiir Otel'de yapılan Dünya Şiir Günü etkinliğinin planlayıcısı da Ataol Behramoğlu'ydu. Konuk seçiminden anı kitabının hazırlanmasına kadar her güzelliği üstlenmiştir.


Etkinlikte, Ataol Behramoğlu, Ahmet Telli, Cezmi Ersöz, Nebil Özgentürk, Tuğrul Keskin o günün dışarıdan gelen şairleriydi. Denizlili şairlerimiz Hakan Keysan, Fahrettin Koyuncu, Nefise Karataş, Can Sinanoğlu ve adını hatırlayamadığım arkadaşlar vardı. Ayrıca İspanyol, Bulgar, Hintli ve Danimarkalı şairler de vardı. Sunuculuğunu yaptığım etkinlikte, Anıl Bozbıyık'ın çevirmenliği çok beğenildi.
Ataol Behramoğlu Rusça, İspanyolca, Fransızca ve İngilizce biliyor dünya şiirini de çok iyi tanıyor. Her devrimci şair gibi o da sürgün ve mahpushane günleri yaşayanlardan. Toplumcu gerçekçi bir şair. Hiçbir zaman sarayların, muktedirlerin şairi olmamıştır. “Bir Gün Mutlaka” şiirinden bir bölüme bakalım.
BİR GÜN MUTLAKA
Bu gün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür
gümbür bir telaş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne
güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz
kafalılar! Ey sadrazam!
Sevgilim on sekizinde bir kız, yürüyoruz bulvarda, sandviç
yiyoruz, dünyadan konuşuyoruz
Çiçekler açıyor durmadan, savaşlar oluyor, her şey nasıl
bitebilir bir bombayla, nasıl kazanabilir o kirli adamlar
Uzun uzun düşünüyor, sularla yıkıyorum yüzümü, temiz
bir gömlek giyiyorum
Bitecek bir gün bu zulüm, bitecek bu han-i yağma
Ama yorgunum şimdi, çok sigara içiyorum, sırtımda kirli
bir pardesü
Kalorifer dumanları çıkıyor göğe, cebimde
Vietnamca şiir kitapları
....

İlerlemiş yaşına rağmen ülke sorunlarına ışık tutuyor. Düşüncelerini dobra dobra söylüyor.
Geçtiğimiz günlerde Ataol Behramoğlu'nun adı İzmir Foça'da bir sokağa verildi. Akşam da tarihi Beşkapılar Kalesi'nde "Onur Gecesi" düzenlendi. Geceye Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, Hüseyin Yurttaş, Tuğrul Keskin, Hidayet Karakuş, Gitarıyla Haluk Çetin, edebiyat severler, dostları ve vatandaşlar katıldı.
Bir süredir rahatsız olan Ataol Behramoğlu'nu ayakta ve sağlıklı görmek sevenlerini mutlu etti.

Ataol Behramoğlu: “İki yıl önce burada rüzgar sörfü yapıyordum. Üç ay önce ise tekerlekli sandalye ile sokağa çıkabiliyordum. Şimdi karşınızdayım, hayattayım ve konuşuyorum. Ne mutlu bana” diyerek duygularını anlattı. Sanatçıların değerlerinin, yaşarken bilinmesi ne kadar güzel. Adının, yaşadığı evin sokağına verilmesi kadar güzel bir şey olamaz. Şairimizi onurlandıran tüm bireylere, kurumlara, katılımcılara çok teşekkür ediyorum.
Ataol Behramoğlu'na "Şiiir Emekçisi" sıfatını yakıştırıyorum. Şiiri seven. şiiri memleket topraklarına emek emek taşıyan, uzun yolculuklara katlanan, belli bir yaşın üstüne gelmiş şaire, en çok yakışan sıfat, şiir emekçisi olmalı. Türk Edebiyatına kazandırdıkları saymakla bitmez.
Sevgili Ataol Behramoğlu'na, sağlıklı, mutlu, şiir ve edebiyat dolu; günler, aylar, yıllar diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum. Hoşça kalın dostça kalın, şiirsiz kalmayın.