Uçaklarda, otomobillerde, beyaz eşyada, cep telefonlarında, kişileri çeken kaliteli markalar var. Gücü yetenler o markalara sahip olmaya çalışırlar. O markaları yaratan kişiler de marka sayılır dünyada. Yani araç gereçlerde nasıl marka varsa, insanlar içinde de marka olanlar vardır.
Her ülkede marka olan insanlar vardır. Mustafa Kemal Atatürk, Dünya markasıdır. Şehirlerde de marka olan isimler vardır. Yazarlar, sanatçılar, bazı siyasiler birer markadır. Kendi kendilerini yaratmışlardır.

Şehrimizde de marka insanlar var. Zaman zaman o güzel insanları tanıtacağım. Bu yazımızda Foto Cengiz'den söz edeceğim. Yıllardır İstiklal Mahallesi'nin İstiklal Caddesi'nde fotoğrafçılık yapar Cengiz Akhisar.
30 Ağustos 1949'da Denizli İstiklal Mahallesi'nde şimdi fotoğraf atölyesi olarak kullandığı binada doğdu. Merkez Ortaokulu'nun ilk mezunu. Fotoğraf aşkı, onun lise birinci sınıftan belgelenmesine sebep oldu. İyi ki diyelim. Çektiği fotoğrafları Foto Park'ta tab ettirirdi önceleri. Sonra evinde karanlık oda kurdu. 1969'da askere gitti. Orada muhabere alayında dört ay kaldı. Ortaokul mezunu olduğu için çavuş talimgâhında, fotoğraf bölümündeydi. Emekli Astsubay, fotoğrafçı Osman Ünal'dan ilk fotoğrafçılık derslerini burada aldı. Dört ay sonunda, kurs birincisi olarak, istek hakkını kullanıp İstanbul'a gitti. Ortaköy'deki alaydaki ilk hafta sonunda, Selimiye Kışlası Fotoğrafhanesi'ne alındı. Oradan terhis oldu. 1972 Nisan ayında şimdiki yerde fotoğrafçılığa başladı.

Diğer fotoğrafçılardan farklı olarak, sadece paralı fotoğraflar çekmedi. Gönüllü olarak, valilerin, bürokratların, şehirdeki etkinliklerin fotoğrafını çekti. Çektiği bir fotoğraf,Vali Münir Güney'in dikkatini çekince, Münir Bey gelip fotoğraf çektirdi. Böylece önünde yeni bir yol açıldı. Bundan sonra Cengiz Akhisar, yeni bir aşkla devam etti çekimlere. Günümüzde ne zaman eski fotoğraflara ihtiyaç duyulsa, Cengiz Bey'in arşivine başvurulur. Valiler, emniyet müdürleri, savcılar, hakimler, bürokratlar onun arşivinde yer almışlardır. Ayrıca mahalleler eski binalar ve eski evler onun arşivindedir.
Cengiz Akhisar Ailesi, Denizli'ye mübadele ile Yunanistan'ın Grabena kasabasından gelmiş. İşte bu sebepten mübadillerle yakınlığı vardır. Emanet Çeyiz romanının yazarı Kemal Yalçın'la Cengiz Bey tanıştırdı beni. Kemal Yalçın gibi Cengiz Bey de Yunanistan'a birkaç kez gitmiş. Grabena, Selanik, Kavala, Elekterapoli, Samapol, Taşoz Adası'nı gezmiş, oradaki mübadillerle görüşmeleri var.

Yerinde duramayan kıpır kıpır bir adam Akhisar.
Münir Güney, Sami Sönmez, Necati Bilican, Alparslan Karacan, Oğuz Kaan Köksal, Yusuf Ziya Göksu, Recep Yazıcıoğlu, Gazi Şimşek'le yakın arkadaş olmuş ve fotoğraflarını çekmiş.
Biz Cengiz Akhisar'la DEHA TV'de tanıştık. DEHA'nın kurucu ortaklarındandır. Orada çok güzel günlerimiz geçti. Horoz Gazetesi'nin de kurucu ortaklarındandı.

"GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ" fotoğraflı yazı dizisi ses getiren bir çalışmasıydı. Bu sayfada geçmişe dair fotoğraflar olurdu.
Cengiz Akhisar şakalarıyla ünlüdür aynı zamanda. Onlardan biri:
Osman Nuri Boyacı ve Bülent Öztürk, Honaz'a bir haber için gidecekler. Cengiz Bey bir fırsat bulup Osman Nuri Boyacı'nın fotoğraf çantasındaki makineyi çıkarıp yerine iki taş koymuş. Bülent Öztürk'e de "Sen fotoğraf makineni mutlaka al" diye tembih etmiş. Fotoğraf çekimi gerekmemiş orada. Dönüşlerinde Bülent Öztürk, Osman Nuri'ye, "Cengiz Abi, sana taş taşıttı" der.
Vali Gazi Şimşek DEHA TV'yi ziyarete gelmiş. Ziyaretin sonunda kapıda onu uğurlar. Asansörden önce hızla aşağı inip karşıya geçer. Vali Bey onu görünce şaşırır. Cengiz Bey, "Hoş geldiniz Sayın Valim, arabanızı görünce tanıdım sizi. Ben Cengiz'in kardeşiyim, ziyarete gelmiştim" der ve ayrılır.
Vali Bey şaşkınlıkla baka kalır ardından. Ama bu şakayı Gazi Şimşek Bey'e söylemezler. Aynı şakayı, Süleyman Boz ve Volkan Beşek'e de yapmış.
Tabi bunlar marka yapmaz kişiyi. İşini en iyi şekilde yapmak, dürüst olmak ve insanlara değer vermekle olur.
Bir ara arefe günleri, Asri Mezarlık'ta buluşup mezar ziyaretleri yapıyorduk Cengiz Bey'le. Yaşayanlara ne kadar saygısı varsa, ahirete göç eden dostlarına ve yakınlarına da o kadar saygılıydı. Benim ziyaretlerim üçü beşi geçmezken, O birçok mezarı ziyaret eder, duasını okurdu. Ayaklarımıza karasular inerdi. Birkaç yıldır yapamıyoruz bu ziyaretleri.
Fotoğraf makineleri, eskiden dijital değildi. Film almak zorundaydı makine kullananlar. O filmler de pahalıydı. Her karesini dikkatli harcamak gerekirdi. Onun için fotoğrafçılar, sadece ticari resimler, vesikalık resimler çekerlerdi. Cengiz Bey öyle mi ya? Törenlerde fotoğraflar çeker, evlerin fotoğrafını çeker, çeker de çekermiş. Bu sebepten çok sevilip marka olmuştur.

Sivil toplum kuruluşlarında da çalışmıştı Cengiz Bey. Eğitim Kurumları Yaptırma ve Yaşatma Derneği yönetim kurulu üyesiydi. Görme Engelliler Okulu, bu dernek sayesinde var olmuştur. Fotoğraf atölyesindeki plaketleri görmelisiniz. Kimseye durduk yerde felaket vermezler. Valilikten Milli Eğitim Müdürlüğü'nden ve daha birçok resmi ve özel kurumdan plaketleri var. Sözün özü Cengiz Akhisar şehrimizde marka isimlerden birisidir. Oğulları Engin ve Çağlar babalarının izinde yürüyorlar aynı meslekte.
Cengiz Akhisar Ailesi'ne mutluluk ve güzel günler diliyorum.
Hoşça kalın, dostça kalın, umutsuz kalmayın.