Haziran ayında İsrail'in İran'a saldırısı ve İran'ın uzun menzilli füzelerle verdiği cevaplar şeklinde geçen savaş 12 gün sürdü.
Savaşın son gününde ABD, B-2 uçağıyla İran'ın nükleer tesislerini vurdu.
Herkes nefesini tutmuş, "Savaşın sonunda ne değişecek?" diye beklerken ateşkes başladı.
İsrail'in saldırılarının hedefi konusundaki değerlendirmemi baştan söylüyeyim: İsrail, İran'ın mevcut yapısını değiştirip ABD/İsrail'in rahatlıkla istediğini yaptırabileceği bir ülke haline gelmesini istiyor.
Bu amaç adına 12 gün boyunca yapılan saldırılarda bir adım ileri gidememiş gibi görünüyor. Zira Hamaney yönetimindeki mevcut İran yönetimi zayıflamak bir tarafa halkın daha fazla desteğini almaya başladı.
İsrail böyle olacağını bile bile saldırıları başlattı, çünkü ilerleyen aşamalarda farklı planlar hayata geçirilecektir. Bunlardan bir kısmı; vekil terör örgütleriyle yapılacak eylemler ve sokak gösterileri olabilir.
Tahminlerimin ne kadar isabetli olduğunu yakın zamanda göreceğiz.
Bu tahminler İran'ın kanaat önderleri ya da olayları dışarıdan gözlemleyenler tarafından da yapılıyor.
İran tarafında, İsrail'in başka hamleler yapıp hedefini tam isabetle gerçekleştirmesini beklemek yerine kendi içinde Hamaney yönetimini değiştirmenin doğru olacağını düşünenler var.
Bu günkü yazımızın konusu,işte bu ihtimaller.
İran dini rejiminin ikinci lideri Ali Hamaney, 86 yaşında ve sağlık sorunları var.
İran'da azımsanmayacak sayıda akil insan, Hamaney'i ideolojik olarak İsrail'i yok etme amacını güttüğü için ülkeye zarar verdiğini düşünüyor.
Onun nükleer silahlara ulaşmanın rejimini yenilmez kılacağına olan inancı, bir kesim tarafından budalalık olarak görülüyor.
Muhalefete göre Hamaney, İran ekonomisini felce uğrattı ve en büyük petrol ihracatçılarından biri olan ülkeyi eski halinin yoksul ve zor durumdaki bir gölgesine dönüştürdü.
Hamaney'in alternatiflerine baktığımızda, eğer 12 gün savaşında ölseydi, oğlu Müşteba ülkenin başına geçebilirdi.
Belki de bu yüzden Trump "Yerini biliyorum ancak öldürülmene izin vermeyeceğim" dedi.
Hamaney'in oğlu Mücteba, kamuoyunda pek görünmese de İran'ın karar alma çevrelerinde etkili bir figür olarak görülen orta düzey bir din adamı olarak biliniyor.
Mücteba'nın İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ve Tahran'daki diğer önemli dini ve siyasi aktörlerle sağlam bağları var.
Reuters'ın haberine göre, İran'ın geniş nüfuzuna rağmen, ülkenin bir sonraki yüce liderini atamakla görevli Uzmanlar Meclisi, yaklaşık altı ay önce Mücteba'yı potansiyel adaylar listesinden çıkardı.
Ancak, popülaritesinin azaldığı söylense de, kaynaklar, etkili din adamlarının onun adını tekrar listeye eklemek için perde arkasında lobi faaliyetlerinde bulunduğunu belirtti.
Müçteba'nın yeni lider olabilmesi için ABD/İsrail tarafından kabul görmesi gerekiyor.
ABD/İsrail'in böyle bir ihtimali kabul etmesi uzak bir ihtimal değil, çünkü bu süreçte Devrim Muhafızları'nın iktidarı tamamen ele geçirme ihtimali de konuşuluyor.
Devrim Muhafızları'nın muhtemel iktidarı olacağına, gerekli ön anlaşmalarla uyarılmış Hameney'in oğlu Müçteba'nın yönetimini kabul edebilirler.
Ayrıca bütün anlatılanlardan bağımsız olarak başka bir ihtimal de söz konusudur:
İran'da mezhepçi ya da etnik unsurlar tarafından başlatılacak hamlelerle Libya'dakine benzer bir parçalanma başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere kimsenin istemeyeceği bir ihtimaldir.
İran'da olan biteni ışıklı bilgisayar oyunları gibi izleme lüksümüz yoktur.