Kısa bir çevre yolculuğu yapmaya ne dersiniz?

Kahvelerde ne var ne yok dersiniz? Eskiler "lebalep" derlermiş. Oturacak yer bulamazsınız. Oyun moyun, gürültü patırtı...

"Cafe"lerde durum farklı mı? Oraları da maşallah tıklım tıklım. Masalar yiyecek içeceklerle süslenmiş.

Hiç görmediğimiz şeyler de olmuyor değil. Şimdi de makarnacılar türedi. Kentin merkezinde, aynı sokakta üç makarnacı. İnanın, oralar da dolu ya. Hem de doluluğu oluşturanların çoğunluğu genç kızlar...

Erkek berberler boşken, kadın kuaförlerinde sıralar...

Kasaplar sinek avlıyor...

Terziler, etek tayyör, takım elbise, gömlek dikmek yerine paça yapma, kısaltma, daraltmalarla haşır neşir...

Vakti bol olanlar market market dolanıp fiatları not alma peşinde.

Semt pazarlarinin müşterileri çeşit çeşit. Pazarın sonuna doğru fiyatlar düşüyor ya kalabalık da artıyor.

Bu arada, eriyen çürüyen, çaptan düşenler de köşe bucağa boca ediliyor. Gerisi malum!..

Kitapçılardan, gazete dergi bayilerinden söz etmeye gerek bile yok. Onların, nerdeyse kökleri kurudu!

Borsaya bakıyorsun, gel git. Bursa'ya bakıyoruz seftali 100 kâğıt.

DövIz öyle böyle değil.

Akaryakıt ohhooo...

Millet bölük pörçük, şikayet edenlerle oralı olmayanlar ayrı kamplarda tünemekte sanki.

Bir yanı kor ateşte olur ya insanın, öte yani püfür püfür... Tam da öyle.

Tam da yaz geldi oturdu.

Kimi tatil derdinde, keseye uygun bir yer arıyor. Kimi doğal gaz faturası yok ya, ohhh birkaç rahatız, badana mı yapalım, halıları mi yıkatalım vb. telaşında.

Memur, emekli ve dahi herkes Temmuz geldi çattı; "Acaba nolcek bizim zamlar?"la haşır neşir.

Ev sahipleriyle kiracılar farklı frekanslarda böyle mi olur, öyle mi olur ikileminde cirit atmadılar...

"Yahu, ne olacak bu memleketin hali?" muhabbetinden, "Allah Allah, dünya nereye gidiyor böyle dedi/kodusuna terfi edişimize terfi etmiş bulunmaktayız!

Ulusal yazılı ve sözlü basınından yereline, sosyal medyasına dek ilgimiz ve zamanımız ölçüsünde gelişmeleri izliyoruz.

Malum gündem, Dünyanın celladı olmaya soyundurulmuş İsrail'in İran'a saldırması.

Bizim kültürde pek meşhurdur, toto loto hikayesi.

Şu yener, bu yener...

Facebook'ta iki yorum okudum:

Biri diyor ki; İran, İsrail'i Hallaç pamuğu gibi atıyor. İran güçleri İsrail'in her yerini vuruyor.

Yani, Aslannn Iran!

Bu arkadaş AKP'li ve bir Bakanın uzun süre danışmanlığını yapmış biri, dini yanı yüksek, gazeteci!

Öteki biri de diyor ki; İsrail nokta atışı yaparak, teknoloji kullanarak ilerliyor. İran, bu çatışmada önemli kayıplar veriyor, karşılık vermede zorlanıyor vs.

Bu arkadaş da dini yanı epey ilerde, Fetö soruşturmalarından aklanmış ve o da gazeteci!

İki görüşü de okudum. Ve, bu görüşlerin altına şu yorumu yazdım:

"İki görüş, iki bakış açısı..."

Aynı dünya görüşünü, tıpatıp olmasa da, paylaşan iki gazeteci gözlerimizin önünde akışını gördüğümüz bir konu hakkında böyle şeyler söylüyorsa...

Başka sorum yok!

ŞİİRCE

Kayba düştü düşler,

Dil söylemez oldu.

Uzaklar uzadı,

Nasır mı tuttu onca şey

Kim bilir?

Üşüyor her şey,

Ayaz yakıyor ortalığı.

Sabitlenmiş bakışlarla

Kayba düştü hayat.

Her kötü şey,

Atılan bir bomba!..

Öz.

KisaCUK

Kime cennet, kime cehennem?

Yazan kim, silen kim, bilen kim?

Öz.