Karadeniz komşumuz Ukrayna'da savaş dördüncü yılına girdi ve saldırgan Rusya dahil olmak üzere hiç kimse bir şey kazanamadı.

Bu savaşın görünen aktörleri dışında çok fazla tarafı vardı. Gelinen noktada herkes kaybetti diyebiliriz.

Rusya, kısa sürede Kiev'i işgal edip kendine yakın bir yönetim kurmak için saldırdı fakat Kiev'i ele geçiremediği gibi ekonomik yaptırımlar altında, üretim gücünü zayıflattı ve silahlarını boşa harcadı.

Suriye ve Libya gibi önemle üzerinde durdukları mücadele alanlarından çekilmek zorunda kaldılar.

Rusya'nın en büyük kaybı: Tarih boyu birlikte hareket ettikleri, akrabaları Ukrayna halkının nefretini kazanmaları oldu.

Almanya liderliğindeki Avrupa Ülkeleri, Rusya'yla nüfuz mücadelesi yaptıkları Ukrayna'da olaylar savaşa evrilince önemli bir sorunla yüzleşmek zorunda kaldılar:

Yıllardır savaş tehdidi olmadığından savunma harcaması yapmazken savaşı kapılarında buldular.

Almanya başta olmak üzere, Fransa, İtalya ve diğerleri, bütçelerine milyarlarca Euro savunma kalemi eklemek zorunda kaldılar.

Savaş, ister istemez ülkemizi de olumsuz etkiledi:

Ukrayna, bizim için gelecek vaad eden, kazançlı bir ithalat ve ihracat partneriydi, ağır saldırı altında gücünü iyice zayıflattı.

Savaşın sürmesini isteyen Biden yönetimindeki ABD ve savaşı bitirmek isteyen Trump yönetimindeki ABD, her iki dönemde de kaybetti.

Biden döneminde enerji fiyatları yükseldi, enflasyonu durduramadılar, Trump yönetiminde her iki tarafa da yaranamayan bir konuma düştüler.

Dünya üzerindeki ülkelerin tamamına kaybettiren bu savaş neden başladı? Neden bitmiyor?

Sorunun cevabı Putin Rusya'sının yanlış hesabındadır:

Kırım'ı 2014 Şubatı'nda bir hafta içinde ele geçirmiş olmanın verdiği özgüven Putin'i bu savaşa soktu ancak Ukrayna, geçen zamanda beklenenden daha çok güçlenmişti.

Ukrayna Ordusu, ülkenin doğusunda 2014'te başlayan iç savaş sırasında pek varlık gösteremiyordu.

Ukrayna Ordusu, Dombass Bölgesi'nde isyancılarla baş edemese de savunma için gerekli yardımları almıştı.

Putin, Ukrayna Ordusu'nun içindeki Rus yanlısı askerleri de kısa sürede teslim olur diye bekledi ancak hesapları tutmadığı gibi "Yenilmez Kızılordu" algısı da yerle bir oldu.

Putin, üç yıl üç aydır süren savaşta, Kiev'i ele geçiremedi, Ukrayna'nın güneyinde Kırım'a kadar uzayan bir kuşağı işgal edemedi ve Ukrayna Ordusu'nun savaşma azmini kıramadı.

Diğer taraftan bölgeye son derece zarar verdi:

Ukrayna Savaşı, Avrupa'nın, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en büyük mülteci krizine neden oldu.

Bu güne kadar, tahminî 8 milyon insan ülke içinde yer değiştirdi ve 3 Ekim 2022 itibarıyla 7,6 milyon Ukraynalı da ülkeyi terk etti.

Bütün bu kayıp süreci devam ederken kaçınılmaz bir şekilde ateşkes ve barış görüşmeleri gerekli oldu.

Putin, bu görüşmeler için İstanbul'u tercih etti ancak kendisi katılmadı.

Putin; " Üçyıl önce yapılan görüşmelerde anlaşma sağlandığı fakat Zelenskiy'nin İngiltere'nin isteğiyle savaşı devam ettirmeyi tercih ettiğini" beyan etmişti.

Bu sefer 15 Mayıs 2025 tarihinde Putin ve Zelenskiy, anlaşmaya istekli görünüyordu. Trump da katılabilirdi.

Ne var ki Putin, görüşmeye katılmadı ve danışmanını gönderdi.

Düşük düzeyde katılımla yapılan görüşmelerden sadece esir takası anlaşması çıktı.

Taraflar karşılıklı olarak 1000'er savaş esirini serbest bırakmayı kabul etti.

Anlaşılacağı gibi herkes Ukrayna'dan bir şeyler koparma hevesiyle yaklaşıyor fakat inanılmaz bir kayıpla geri dönüyor.

Günümüz dünya siyasetinin özeti Ukrayna'da yaşananlardır.