Bir yıl önce Devlet Bahçeli'nin grup konuşmasıyla başlayan "Terörsüz Türkiye Süreci" terörist başı Abdullah Öcalan'ın PKK Terör Örgütü'ne silah bırakma çağrısıyla devam etti.
PKK Terör Örgütü, yaptığı kongrede APO'nun talimatına uyma kararı aldı ve bu doğrultuda Temmuz ayında silah yakma gösterisi yaptı.
İYİ Parti dışında Mecliste bulunan diğer partiler de iyi niyet açıklamalarıyla sürece olumlu baktıklarını belirttiler.
Temmuz ayından itibaren her bir taraf diğerlerinden adım atmasını bekledi.
Yine Devlet beyin talebiyle Mecliste kurulmuş olan komisyon üyelerinin İmralı'ya APO'yla görüşmeye gitmeleri gündeme geldi.
Milletvekillerinin APO'nun atağına gidecek olmasına güçlü tepkiler yükselince, farklı yöntemler aranmaya başlandı.
Durağan dönemde, DEM Parti tabanında Apo'ya özgürlük sloganları eşliğinde, ezberlerindeki tahrik edici söylemler yüze çıkmaya başladı.
Tahrik edici söylemlere karşı cenahtan cevap gelince Terörsüz Türkiye Süreci'nin bitme tehlikesi ortaya çıktı.
İktidar tarafı da DEM Parti tarafı da eleştirileri "Süreci zehirlemek, sulandırmak isteyen, terörden beslenenler" olarak nitelendirmekten geri kalmadılar.
En sorunlu gelişme, Pervin Buldan'ın Apo'nun ağzından dile getirdiği mesajlar oldu:
Buldan'a göre Apo, iktidarın yargı makamlarına baskı yaparak kendisi ve süreç aleyhine konuşanları cezalandırmasını istiyordu.
Her iki taraftan yükselen sesler, süreci birirecek seviyeye gelmeye başlayınca sürecin muhafızları apar topar görüşme ayarladılar.
DEM Parti heyeti Cumhurbaşkanı'yla görüşecekti.
PKK, DEM Parti heyetinin elinin güçlenmesi adına, "Kendi mesuplarının Türkiye'den çıkacağını" duyurdu.
PKK'nın açıklaması, (Kürt Özgürlük Hareketi Yönetimi!?) adı altında yapıldı.
Kandil'de düzenlenen basın toplantısında açıklamanın Türkçesini KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok okudu.
Açıklamada "Türkiye sınırları içinde çatışma riski oluşturan ve olası provokasyonlara açık olan Türkiye'deki tüm güçleri geri çekme işlemini" gerçekleştirmekte olduklarını söyledi.
Açıklamada kararın PKK lideri Abdullah Öcalan'ın onayı ile alındığı vurgulandı.
PKK, güçlerinin Medya Savunma Alanlarına çekileceğini söyledi.
PKK'nın açıklamasında "sınır alanlarında da çatışma riski oluşturan" ve "provokasyonlara açık olan mevzilerde" de benzer tedbirler alındığı belirtildi.
Daha sonra beklentilerini dile getirdi:
"Sürecin gerektirdiği hukuki ve siyasi yaklaşımlar gecikmeden gösterilmelidir,
Demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
Her ne kadar içimize sinmese de PKK tarafından, silah bırakma karşılığında iletilen talepler dinlenip değerlendirilebilir.
Ancak PKK hem silah yakma gösterisini hem de Türkiye'den çıkış görüntülerini öyle servis etti ki görenler çok düzenli bir ordunun birlikleri zannedebilirler.
Silahlı taraf, kendilerinin tanınması adına en küçük fırsatı kaçırmıyor.
Silahsız yani milis gruplar, meclisin içinde PKK'ya övgü sloganları atıyor.
Anlaşılacağı gibi değişen hiçbir şey yok.
Türk Milleti bu görüntüleri bağrına taş basarak ne kadar izler?
Birinci denemede yapılan hataların benzerleri uygulanmaya devam ederse bu süreç de rayından çıkabilir.
Uygulanan süreç adı altındaki eylemlerin nasıl kanla sona ereceğini birincisinden biliyoruz.
Eleştiriye müsaade edilmeyen bu sürecin de "Keşke eleştirilmesine izin verseydik" diye bitmesini kimse istemiyor.
Türk Milleti'nin boş laflara karnının tok olduğunu hatırlatıp "Ya sabır!" diyerek izliyoruz.