Geçtiğimiz hafta 16 Temmuz'da İsrail Ordusu tarafından Suriye'nin başkenti bombalandı. Başkent Şam'da Genelkurmay Başkanlığı ve Hükümet binasının çevresi SİHA'lardan vurularak önemli bir gözdağı verildi.
ABD tarafından desteklendiği bilinen ve yakın zamanda ABD Türkiye büyükelçisi ve aynı zamanda Suriye'den sorumlu sayılan Barak tarafından ziyaret edilmiş olan Suriye Cumhurbaşkanı Şara'ya yönelik bu İsrail saldırısı hiç beklenmiyordu.
İsrail, güneyde Dürziler'e yönelik saldırılar nedeniyle uyarı anlamına gelen saldırılar yaptığını duyurdu.
Patlamalarla eşzamanlı olarak Suriye'nin güneyinde Süveyda kentinde Dürziler hareketlendiler.
Güneyde aslında uzun zamandan beri kendi aralarında hesapları olan Dürziler ve Bedeviler, bir kaç kişisel olayı bahane ederek birbirlerine hücum etmişlerdi.
ABD öncelikle İsrail saldırılarından habersiz olduğunu duyurdu.
Halbuki olaylardan bir kaç gün önce Netanyahu, Trump'ın yanındaydı ve İsrail'in, ABD'nin bilgisi olmadan Şara yönetimindeki Suriye'ye saldırmayacağını herkes biliyordu.
Her şeyden habersiz olduğunu söyleyen Trump, Şara'ya bölgeden askerleri çekmesini telkin etti.
Şara, sözde telkine uydu lakin Arap aşiretler Dürziler'e karşı kendi başlarına saldırdılar.
Kısa sürede kaosa dönen Güney Suriye'de herkes sükunete çağrıldı ve Suriye askerleri bölgeye geri döndü.
Bir hafta süren çatışmalarda binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Nüfusun yüzde 10'una denk gelen Bedevilerin büyük bir bölümü Humus, Hama, Rakka ve Deyrizor gibi kentlerde yaşıyor.
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaş döneminde bazı Bedevi aşiret liderleri muhalefeti destekledi, bazılarıysa Esad iktidarıyla işbirliği yaptı.
Bedeviler, iç savaş boyunca hem silahlı mücadelede hem de yerel yönetim ve yardım organizasyonlarında aktif rol oynadılar.
İsrail, Dürzileri korumak amacıyla Esat döneminde de bölgeye saldırılar düzenledi.
Gelinen noktada bir kıvılcım Dürziler ve Bedeviler arasında büyük çatışmalara sebep oluyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), ölü sayısının 1120 kişiyi geçtiğini bildirdi.
Gözlemevi, ölenler arasında 427 Dürzi savaşçı ve 298 Dürzi sivilin bulunduğunu belirtti.
Diğer yandan 354 hükümet güvenlik görevlisi ve 21 Sünni Bedevi de öldürüldü; bunlardan üçü sivildi. SOHR'a göre "Dürzi savaşçılar tarafından yargısız infazla öldürüldüler."
İsrail saldırılarında 15 hükümet askerinin daha öldürüldüğü belirtildi.
Birleşmiş Milletler 20 Temmuz'da yaptığı açıklamada, çatışmalar nedeniyle en az 128 bin kişinin yerinden edildiğini söyledi.
Yazıyı kakeme aldığım sırada sükunet hakim ancak bölgede yıllara dayanan kan davaları kolayca yeniden çatışma potansiyeli taşıyor.
Geçtiğimiz on güne baktığımızda, Suriye'nin güneyinde kuzeyinde hatta doğu ve batısında her an kontrolden çıkabilecek çatışmalar görülebileceğini, hava ve deniz hakimiyeti bitmiş olan Suriye'nin, İsrail tarafından her şekilde vurulabileceğini anladık.
Belki de İsrail/ABD, olayları, bütün bunları göstermek için başlattı.
Esat'a karşı kazandığımız sözde zaferin sarhoşluğunu bırakıp, Suriye'den bize yansıma ihtimali çok yüksek olayları daha iyi gözlemlemeliyiz.