PSİKOTERAPİ NEDİR

*Psikoterapi, daha olgun ve uygun bir ruhsal denge sağlamak amacı doğrultusunda zihinsel ve duygusal sorunları olan danışanlar ve hastalarladüşünce ve duygu alışverişi kurarak yürütülen bir tedavi bilim ve sanatıdır.

*Bir başka tanımla psikoterapi, hastanın ya da danışanın varolan belirtilerini gidermek, değiştirmek ve geriletmek; davranışın hatalı yönlerini değiştirmek; kişiliğin olumlu yönde büyümesi amacıyla eğitimli bir kişi olan psikoterapistle, psikolojik ve psikiyatrik boyuttave özellikle duygu, coşku alanında yürütülen profesyonel bir tedavidir.

*Bizler aydınlanmaya, huzura ve kurtuluşa uzanan yolda, ihtiyaç duyan ruhlara eşlik ederiz.

*Enerjik, ilham veren, karizmatik, samimi,sevgi dolu, şefkatli, bilge, güvenli ve disiplinli bir terapistin teorik yönelimi ne olursa olsun özü itibarıyla güçlü bir etkiye sahip olacaktır.

*Terapistin heyecanı, coşkusu ve kişiliğinin gücü değişimin ilk ve en önemli unsurudur.

*Terapist ilişkiye net, açık ve dingin bir şekilde; acı çeken bir ruhla karşılaşmaya tamamen hazır olarak gelmelidir. Danışansa bir akıl hocası, guru, doktorarkadaş ya da sihirbazla karşılaşmayı bekleyerek gelir.

*İnsanların başka birisi tarafından anlaşılma ihtiyacı oldukça yoğundur ve çoğu zaman karşılanamaz.

* Kişi, geçmişin çözümlenmemiş meselelerine dikkatinizi verdiğinizde, çoğu zaman aşması gereken direnç ve korkularla karşılaşır.

*Yaptığımız işin büyük bir kısmında manevi bir enginlik olduğu söylenebilir.

*Terapist, acı çeken kişiye, sunduğu yardımın onu iyileştireceğine içtenlikle inanmalıdır.

*Bir fark yaratacağına,değişimi sağlamaya yetecek güce sahip olduğuna inancı tam olmalıdır. Danışanlarını da bu hassasiyete inandırabilmelidir.

*Danışan bize ve bilgimize itibar eder, bizi iyileştirme gücüne sahip bir uzman olarak görür.

*Danışanlar talepkar ve eleştirel olduğunda, mucizeler yaratamadığımız için bizi suçladıklarında kendimizi kötü hissetmemeliyiz.

*Danışanlarımız için tamamen sevgi dolu, verici, huzurlu ve kontrollü bir rol-model olmalıyız.

*Terapist tutkulu ve heyecanlı, enerjik ve yüksek derecede özgüvenli olmalıdır.

*İdeal terapistler kendileriyle barışıktır ve sıcak, anlayışlı, içten, sakin, huzurlu bir görünümleri vardır.

* Özgüven ve yaşama sevinci bulaşıcı olmalıdır. Bedenden ve ruhtan yayılan tutku, heyecan, elektrik ve coşku da olmalıdır. Şefkat ve sevgi en ön plandadır.

*Terapist bilgedir, bilgilidir.İnsan doğası üzerine uzmanlaşmıştır.Terapist istikrarlı olmalı ve ayakları yere basmalıdır.Çok sabırlı olmalıdır.Oldukça disiplinlidir ama bir yandan da doğaçlama hareket eder. Yaratıcı, mizahi, esnek, dürüst ve içtendir. İsabetli yorumlarla ve metaforlarla danışanının farkındalığını ve iç görüsünü arttırır. Danışana güven veren, olumlu beklentilere kapılmasını sağlayan ve ne söylediği kadar nasıl söylediğini de bilen kişidir.Seanslarda danışana iyiliği, dürüstlüğü ve güvenilirliği aşılamaya çalışır.Danışanlara karşı, kabullenici ve önemseyen bir tutum da sergilemelidir.

*Psikoterapide 4 nihai varoluşsal endişe vardır: Bunlar: Ölüm, Özgürlük, Hayatın Anlamı ve Yalnızlık(Yalıtım)tır.

*Terapinin seyrinin iki önemli bileşeni vardır: 1. İÇERİK: Söylediğimiz sözler ve yönelinen somut konulardır. 2.SÜREÇ: Hastayla terapist arasındaki kişilerarası ilişkidir.

*Terapi teori güdümlü değil ilişki güdümlü olmalıdır.

*Terapide kendiliğindenlik ve yaratıcılık çok önemlidir.

*Terapide semptomları yok etme ve acıyı hafifletmenin yanısıra kişisel gelişimi ve temel karakter değişimini kolaylaştırmak ta hedeflenmelidir.

*Terapistin görevi, hastanın yolunu tıkayan engelleri bulup ortadan kaldırmaktır.

*Herkes, -buna hastalar kadar terapistler de dâhildir- hayatın yalnızca neşesini, hayal kırıklığı, yaşlanma, hastalık, yalnızlık, kayıp, anlamsızlık, acı dolu seçimler ve ölüm gibi kaçınılmaz karanlığını da yaşayacaktır.

*Terapist-Hasta ilişkisini en güzel tanımlayan ifade “Yol Arkadaşlığı” dır.

*Terapist çözümlenmemiş her şeye karşı sabırlı olmalı ve soruların kendisini de, soruları soranları da sevmelidir.

*Danışanların büyük çoğunluğu içtenlik alanında çatışma yaşar ve terapide yalnızca terapistle içten bir ilişki yaşayarak yardım alırlar. Kendisini bir başkasına tamamen açma ve buna rağmen yine dekabul edilme eylemi terapötik yardımın en önemli aracıdır.

“Şimdiden yarım saat sonrasını düşün, arabayla eve giderken bu seansı düşünüyorsun. Sen ve ben hakkında neler hissedeceksin? Bu günkü ilişkimizle ilgili konuşulmamış ifadeler ya da sorulmamış sorular neler olacak?”

*Hastalar ve danışanlar yıllar sonra geriye dönüp baktıklarında terapistlerinin olumlu ve destekleyici yaklaşımlarını ve ifadelerini hatırlarlar.

* Hastaların değişmeye karşı kararlı oluşları, kendilerini açmadaki isteklilikleri gibi olumlu yanları hastaya geri bildirimde bulunularak hasta desteklenir.

*Terapistin büyük gücü hastalarının en mahrem yaşam olaylarını, düşüncelerini, kimseye açmadıkları sırlarını bilmelerini ve fantezilerini bilmesinden kaynaklanır. Sizi bu kadar yakından tanıyan bir kişinin kabul ve desteği olağanüstü onaylayıcıdır.

*Terapist dünyayı hastalarının ya da danışanlarının gözüyle görmeyeçalışmalıdırlar.

*Danışanlar yalnızca tamamen görüldüklerini ve tamamen anlaşıldıklarını hissetmekten inanılmaz bir derecede yarar görürler.

*Hastalar terapi saatleriniterapistlerindençok daha farklı bir biçimde görürler.

*”Bir önceki seansta neler hissettiniz? Son görüşmelerimizden bu yana hayatınızda önemli bir gelişme oldu mu?

*Hastalarımızın ve danışanlarımızın bize çoğu kez tatmin edici kişilerarası ilişkiler geliştiremedikleri için geldiklerini unutmamalıyız.

*Çoğu kişi başkalarının duyguları ve deneyimleriyle empati yapmak konusunda başarısızdır. Bu nedenle hastalarımızın başkalarıyla sağlıklı empati geliştirmelerine yardımcı olmalıyız.Bunun için hastaların bizimle empati yapmasını sağlamak yeterlidir.

*Terapist hata yapabilir. Hatalarını kabullenici olmalıdır.

*Terapist, her hastaya ve danışana özgü ve spontan bir sağaltım yaratmalıdır.

*Terapistin en değerli aracı kendi benliğidir.

*Danışanlar Terapisti idealleştirme eğilimindedirler.Terapiste bağımlılık geliştirebilirler.İlgiyle ve dikkatle dinlenilmelerine şükran duyarlar.Terapiste bir üstün güç atfederler.

*Terapistin birçok hastası vardır; ama hastanın yalnızca bir terapisti! Terapist asla bunu unutmamalıdır.

*İyi bir terapistin telefonu 7 gün 24 saat açık olmalı ve hastalarla hasta yakınları terapiste kolaylıkla ulaşabilmedirler.

*Burada ve Şimdi ne oluyor? İlkesi terapiye büyük güç verir.

*İnsanlar birbirleriyle iletişim halinde olmak isterler; doğrudan geri bildirim alıp vermeden heyecan duyarlar ve başkaları tarafından nasıl göründüklerini bilmek ve yakınlaşmak isterler.

*Terapist daima danışanının kendisini ruhsal olarak açmasını teşvik etmelidir.

* Terapist, danışanın “Hayatın Anlamı Ne?” sorusuna “Kendisini aşmak” olarak yanıt verebilir. Buda’nın düşündüğü gibi, “Hayatın anlamı ne?” sorusu aydınlatıcı değildir.İnsanın kendini yaşam nehrine bırakması ve sorunlarının akıp gitmesine izin vermesi gerekir.

*Terapist, danışanın sorumluluğunu üstlenmesine yardımcı olmalıdır.Anlamlı bir terapötik değişim için hastalarımızı ve danışanlarımızı, kendi sıkıntılarına nasıl katkıda bulunduklarını kavramalarına teşvik etmeliyiz.

*Terapist danışanından, kendisini geleceğe yansıtmasını ve beş yıl sonra pişmanlık duymadan geriye bakabilmek için şimdi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini düşünmesini ister.

*Terapist asla hasta yerine karar vermemelidir.Çünkü hastanın verdiği bilgi çarpıtılmıştır. Terapist : “Ben sizin adınıza karar verirsem özgürlüğünüzü elinizden almış olurum.” Diyebilir.

* “Geçen hafta pek çok önemli konuyu konuştuk seninle. Evine ne tür duygular götürdüğünü merak ediyorum.” Cümlesiyle seans, bir önceki seansla birleştirilir.

*Terapist ağlayan bir hasta ya da danışana “Eğer gözyaşlarının sesi olsaydı neler söylerdi?” diyebilir.

Terapi Odası, hastanın ya da danışanın kendisini alabildiğince açabileceği en güvenli ve sırdaş yerdir.

Hastanın geçmişi çok iyi sorgulanmalıdır.Ve hastanın ya da danışanın gündelik programı ayrıntılı olarak öğrenilmelidir.

Haftaya Salı buluşmak üzere…