Terörsüz Türkiye Süreci kapsamında terörist başı Abdullah Öcalan videolu çağrısında silah bırakma isteğinde bulununca 11 Temmuz tarihinde 30 terörist, sembolik olarak silah yaktılar.
Görüntüleri paylaşılan silahlar elbette PKK Terör Örgütü'nün silah kapasitesi açısından sembolik değerdedir hatta Bese Hozat gibi sözde üst düzey yönetici, Kaleşnikof marka silah taşımaz, Amerikan M16 taşır.
Bu konuyu terörle mücadele konusunda temel seviyede eğitimi olanlar dahi bilir.
Bese Hozat bizzat kendi silahını yakmış değildir. Sembolik bir gösteriye katılmıştır.
Geldiğimiz aşamada PKK Terör Örgütü, silah bırakmaya başlamış değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı silahlı mücadeleyi bırakacağını somut gösterilerle beyan etmiştir.
Konuyla ilgili kakeme aldığım kapsamlı yazıda Terörsüz Türkiye Süreci'nin ayrıntılarını değerlendirmiştim.
Özetle: Terör Örgütü'nün Suriye, İran ve Irak'taki bütün türevleri silah bırakıp teslim olmadan terörün biteceğini inanmamak gerektiğini belirtmiştim.
Bu günkü yazıda Türk Devleti tarafından atılabilecek adımları paylaşacağım.
Bir önceki çözüm sürecinde terör örgütüne jest yapılarak operasyonlar durdurulmuş, alanda boşluk ortaya çıkmasına sebebiyet verilmişti.
Bu sefer ders alınmış, saha boş bırakılmıyor.
Sürecin siyasi boyutu nedeniyle "Teröristlr pazarlık yapıldı" imajı olmasın diye teröristler ne beklediğini dillendiremiyorlar.
Halbuki 40 yıldır silahlı donanıma ve eğitime bütün eberjisini harcamış bir örgütün on dakikalık videoyla ikna edilemeyeceğini herkes bilir.
Hadi adı pazarlık olmasın, ikna süreci diyelim.
Böyle bir uygulamada en azından yaşam garantisi ve makul cezalarla kurtulma garantisi verilir.
Bu garantiyi almadan bırakın teröristi, mafya çetesinin elemanı bile teslim olmaz.
Pek çok yayın organında dillendirilen kulis bilgilerine bakılırsa: Öncelikle Selahaddin Demirtaş gibi siyasi tutukluların serbest bırakılması, kayyum uygulamasına son verilmesi gibi basit tedbirler bekleniyor.
Ardından örgüte üye olmak dışında suç işlememiş olanların etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilerek ceza almamaları bir de Terörsüz Türkiye Süreci'ne katkı sağlamak amaçlı uygulamaların suç kapsamından çıkarılması beklentiler içerisinde.
Verilen küçük tavizlere rağmen bu sürece halk desteği çoğalırsa PKK Terör Örgütü'nün asıl beklentileri yani genel af talebi gündeme gelecektir.
Bu arada terörist başı Öcalan'ın dillendirdiği ve eski subay Abdullah Ağar'ın ayrıntılı bir şekilde anlattığı "Demokratik Konfederalizm" stratejisi PKK Terör Örgütü'nün yeni hareket tarzı olacak yani PKK'ya müzahir yayın organlarından her gün barış kardeşlik maskesi altında özerklik ve federal yapı talepleri gündeme gelecek.
Maalesef daha zehirli bir süreç başlayacaktır.
Bütün bu gelişmeler olurken Türk Kürt Arap Kardeşliği yani ümmet söylemi öne çıkarılmaya başlandı.
Hazreti Muhammed (SAV)'in ümmeti olmak ve ümmeti sevmek kimse için sorun değildir lakin ümmetçilik adı altında hukuktan, pozirif bilimden ve sanattan uzaklaşmayı Atatürkçüler'e anlatamazsınız.
Ümmetçilik kavramına MHP üst yönetimi henüz bir yorum yapmadı.
Tabanı tatmin edecek yani Ülkücüleri Atatürkçü Düşünce'den ayrıştıracak bir açıklamayı zaten yapamazlar.
Biz Atatürkçüler süreci dikkatle izliyoruz.