Terörsüz Türkiye Süreci, Bahçeli'nin yoğun ısrarı ve iktidar mensuplarının gayretleriyle ağır aksak ilerliyor.

Herkesin aklında birdenbire vaz geçilen Birinci Çözüm Süreci sonrasında yaşanan çatışmalar ve ağır kayıplar var.

Anladığım kadarıyla birincisinde sarf edlen sözlerle "Analar Ağlamasın", "Gerekirse baldıran zehiri içeriz" tonunda siyasi sahiplenme olması için biraz daha zaman geçecek.

Milli hassasiyeti olanlardan "Süreci baltalamayın, zehirlemeyin" gibi uyarılarla susmaları istendi ancak aynı uyarı PKK/KCK'nın siyasi uzantılarına geçmemiş.

Salı günü Mecliste yapılan DEM grup toplantısına katılan Diyarbakır'dan Ankara'ya, "Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz" yürüyüşünü düzenleyen kadınlar sloganlarıyla gündemi belirlediler.

Apo'ya övgü içeren sloganlar meclis çatısı altında inleyince sürecin kimin tarafından zehirleneceği anlaşıldı.

Gelelim asıl meseleye yani halen silah bırakmayı gündemine almayan hatta merkezi hükümetle çatışmaktan geri kalmayan SDG (PYD/PKK)'nın durumuna.

En başında belirttiğim gibi: Suriye PKK'sı silah bırakmadan Terörsüz Türkiye diye bir şey olmaz.

Devlet yetkilileri bizlerin bu endişesine "Merak etmeyin 10 Mart Mutabakatı kapsamında PYD, Şara yönetimine entegre olacak ve böylece PKK türevi bir terör örgütü olmaktan çıkacak" dediler.

Pazartesi akşamı yaşananlar, durumun pek de öyle olmadığını gösteriyor.

AA haberine göre:

Halep'in Eşrefiyye ve Şeyh Maksud mahallelerinde 6 Ekim'de 23.00 sularında başlayan çatışmalarda terör örgütü PKK/YPG, yüksek binalara yerleştirdiği keskin nişancılar ve havan saldırıları ile Suriye güvenlik güçlerini ve sivilleri hedef aldı.

Suriye'nin resmi haber ajansı Sana'da yayımlanan bir haberde, Halep'te en az bir Suriye iç güvenlik gücü üyesi ve bir sivilin SDG'nin ateşi nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi.

İşin aslı: 10 Mart Mutabakatının hayata geçirilmesi konusunda Paris'te ABD ve Fransa arabuluculuğunda Suriye geçici hükümeti ve SDG arasında bir konferans düzenlenmesi planlıyordu.

9 Ağustos'ta Şam yönetimi, Paris'teki konferansa katılmayacağını açıkladı.

Bundan sonraki dönemde, gerilim, silahlı çatışmalara evrildi.

SDG, Suriye güçlerini "sivilleri hedef almakla da" suçladı.

Suriye Savunma Bakanlığı'nın Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü ise sivilleri hedef aldıkları iddialarını reddetti.

6 Ekim günü Halep'in bazı mahallelerinde çatışmalar ölümlerle sonuçlandı.

7 Ekim günü ilerleyen saatlerde ise Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra, Şam ile SDG arasında "kapsamlı ve derhal uygulanacak" bir ateşkese varıldığını açıkladı.

Bakanlık, Suriye hükümetinin 10 Mart Anlaşması'na bağlı kaldığını da ekledi.

Benim gibi ülkesinin terör belasından kurtulmasını isteyen ancak bu işin yabancıların desteğiyle olmayacağını bilenler yumruğu sıkılı vaziyette bekliyor.

Biliyoruz li şu aşamada bizim sözlerimiz "Süreci baltalamak gibi anlaşılacak"

Kimse unutmasın ki devleti yönetenlerin el attığı Terörsüz Türkiye Süreci adını verdikleri durum, "Bildiğiniz gibi yapın" ya da " Ne haliniz varsa görün " deyip geçilecek bir konu değildir.