Benim çocukluğumda, tahtadan atım vardı
Pınarcık Çeşmesi'ne küheylan olur uçardı
***
Değnekten kırbacımla, hafiften vuruyordum
Gönlümün istediği meydana konuyordum
***
Pınarcık Çeşmesi'nin, çok serindi suları
Dolu dolu akardı, geniş ağızlı olukları
***
Meydan okuyor zamana, o asırlık çınarlar
Üçü de öyle duruyor, sessizce geçmiş yıllar
***
Mutlaka kutlanmıştır, bu Pınarcık Çeşmesi
Huzur veriyor insana, sularından içmesi
***
Hâla oyun oynuyor bizim yaşta çocuklar
Soğuktan buz kesilmiş, mosmor olmuş dudaklar
***
Saklambaç oynuyoruz, Mahmut'la, Esat ve Ben
İlk ayrılan Mahmut'tu, haber bile vermeden
***
Ben dedemin gölgesiydim, hep peşinden koşardım
Onunla olduğumda, nasıl da mutlu yaşardım
***
Yine tuttum elinden, çarşı-pazar dolaştım
Güle güle git dedim, yeniden vedalaştım
***
Yine öptüm, bırakmadım, o mübarek elini
Sevgisiyle doldurdum, boş koymadım kalbimi
***
Pınarcık Çeşmesi'nden kana kana su içtim
Tahtadan küheylanla, yıllar öncesine gittim
***
Sessizliği dinledim, Ben, artık eski bendim
Gidenler gelir diye sabırsızca bekledim
***
Çocuksu duygularla o günleri yaşadım
Akıp giden zamanı keyfimce geri aldım
***
Salıncaklara bindim, kavuştum bulutlara
Zahmetsizce ulaştım, gökteki hudutlara
***
Her gelip geçişimde, bu çeşmedir durağım
Kaybolan yıllarını, buralarda ararım
***
Hey çocuklar! Kendinize iyi bakın
Buradan, geleceğe güzel izler bırakın
***
Hey! Sen! Hocaların küçük oğlu, tanıdım işte sensin
Fazla koşma, yorulma, hasta olur, terlersin
***
Pınarcık Çeşmesi'nde, durup, öyle bekledim
Havuzun sularında, ruhumu temizledim
***
Bu Pınarcık bilmem ki, kimi böyle bağladı
Saatlerce oturup, kucağında ağladı
***
Çınarın gölgesinde durmadan akan çeşme
Bir abide oldun sen, benim gönül köşkümde
14 ARALIK 2014

GİRİŞ
Yusuf Kabukçu’nun "Pınarcık Çeşmesi" adlı şiiri, bireysel belleğin toplumsal hafıza ile buluştuğu ve çocukluk ile özlem temalarını öyküsel bir lirizmle işleyen nostaljik bir şiirdir. Şair, çocukluk döneminin saflığını, köy hayatının sadeliğini, aile büyüklerine duyulan saygıyı ve zamanın kaçınılmaz akışını Pınarcık Çeşmesi etrafında kurduğu sembolik yapı ile işler. Çeşme, yalnızca bir mekân değil; kaybolan yılların, unutulmayan yüzlerin ve sönmeyen duyguların merkezidir.
Bu tahlilde şiirin tematik yapısı, sembol dünyası, duygusal katmanları, üslubu ve ses örgüsü sistemli bir çerçevede ele alınacaktır.

I. GENEL TEMA
Şiirin ana teması; çocukluk özlemi, geçmiş zamanın huzuru, kaybedilen değerlerin oluşturduğu hüzün ve anıların koruyuculuğu üzerine kuruludur. Pınarcık Çeşmesi, şairin hayatında bir mekândan çok bir duygu odağı olarak yer alır; çocukluk oyunlarını, dede sevgisini, köy hayatının masumiyetini ve zamanın getirdiği kayıp duygusunu bir arada taşır. Şiirde bireysel hafıza, çeşme imgesi aracılığıyla toplumsal bir sembole dönüşmektedir.
II. YAPISAL İNCELEME
Şiir, iki ana bölümden oluşan bir anlatı kurgusuna sahiptir. Birinci bölüm; çocukluk dünyasını, oyunları, arkadaşlığı, doğayı ve köy hayatının canlı atmosferini yansıtır. İkinci bölüm; yetişkin bakışıyla geçmişe dönüşü, kayıplarla yüzleşmeyi, iç hesaplaşmayı ve bilgeleşmeyi içerir.
Şiirin anlatı akışı; çocukluk, hüzün, dede figürü, yetişkinlik, özlem, öğüt, kişinin ruhsal ve duygusal yapısında gerçekleşen bir içsel dönüşüm ile sembolik final aşamalarından oluşur. Bu yapı, zaman içinde ilerleyen ruhsal bir yolculuğun bütünlüğünü oluşturur.
III. TEMATİK TAHLİL
1. Çocukluk ve Masumiyet
Tahtadan at, salıncak ve değnekten kırbaç gibi semboller, çocukluk hayal gücünün zenginliğini yansıtır. "Küheylan olur uçardı’ dizesindeki uçma motifi, çocukluğun sınırsız özgürlüğünü ve hayal gücünün uçsuz bucaksız doğasını simgeler. Çeşme, bu dönemin hem oyun alanı hem de özgürlük mekânı olarak sunulmuştur.
2. Doğa ve Köy Hayatı
“Çok serindi suları” ve “dolu dolu akardı” ifadeleri, suyun hem somut gerçekliğini hem de manevi temizliği anlatır. Asırlık çınarlar ise zamanın akışı karşısında kökleriyle ayakta duran tarihî bir şahitliği temsil eder. Şairin geçmiş hayatı, mekânın sürekliliği üzerinden anlam kazanmaktadır.
3. Oyunlar, Arkadaşlık, Kayıp ve Hüzün
Şair çocukluğuna dalıp saklambaç oynadığı günleri hatırlarken bir anda gerçekle yüzleşir. “İlk ayrılan Mahmut’tu” dizesi, ani bir ölümün şairde bıraktığı sarsıntıyı anlatır. “Haber bile vermeden” ifadesi, hayatın beklenmedik acılarını dramatik biçimde vurgular. Burada tecâhül-i ârif sanatı yapılmıştır. Ölümü, ölen değil yakınları haber verir.
4. Dede Figürü: Bilgelik ve Sevgi
Dede, şairin hayatında güçlü bir rehber ve sevgi kaynağıdır. “Dedemin gölgesiydim” ifadesi, aidiyet ve güven duygusunu pekiştirir. Hayalî buluşma sahneleri, şiirin en duygusal bölümlerinden biridir.
5. Zamanın Akışı ve Yetişkinlik
Şair, yıllar sonra çeşmeye döndüğünde artık “eski ben” değildir. Gidenleri beklemek ve çocukluğa duyulan özlemi fark etmek yerini gerçeğin kabullenişine bırakır. Bu bölümde şiirin felsefî derinliğinin daha belirginleştiğini görüyoruz.
6. İçsel Yolculuk, Arınma ve Nasihat
Şair, çeşmenin başında hem kendi geçmişiyle yüzleşir hem de çocuklara seslenerek bilgelik konumuna yükselir: “Geleceğe güzel izler bırakın.” diye nasihat eder. Çeşmenin “kucağında ağlamak”, mekânın bir teselli kaynağı olarak algılandığını gösteriyor.
7. Sembolik Zirve
Çeşme, şiirin finalinde “gönül köşkünde bir âbide”ye dönüşür. Bu durum, şiirdeki tüm temaların ortak bir sembolde buluştuğunu gösterir. Çeşme sadece somut bir yapı değil; bundan böyle şairin kimliğini, köklerini ve duygusal hafızasını taşıyan manevi bir merkezdir.

IV. SEMBOLLERİN İŞLEVİ
Pınarcık Çeşmesi: Hafıza, aidiyet, masumiyet, ruhsal sığınağı sembolize eder.
Su: Temizlik, arınma, zaman ve berekettir.
Çınar: Tarihî şahitlik ve sürekliliği anlatır.
Tahta at / Küheylan: Çocuk hayali ve özgürlüktür.
Dede: Bilgelik ve sevgi mirasını simgeler.
Mahmut: Erken ölüm ve kayıp duygusunun çağrıştırdığı hüzündür.
Salıncak: Coşku, yükseliş ve hayal gücünü temsil etmektedir.

V. DİL VE ÜSLUP
Yusuf Kabukçu’nun bu şiirine sade ve içten bir anlatım hâkimdir. "Pınarcık Çeşmesi" şiirinde halk şiirinin doğallığını taşıyan epik-lirik bir ton görüyor. Anlatı odaklı uzun mısralar, şiirin hikâye akışını desteklemekte; yerel söyleyişler köy atmosferini güçlendirmektedir. Zaman ve mekân birlikteliğini veren motifler ise şiire güçlü bir nostalji katmanı eklemektedir.
VI. VEZİN VE KAFİYE ANALİZİ
1. Vezin
Dizelerde düzenli bir hece ölçüsü yoktur; şiir serbest ölçüyle yazılmıştır. Bu tercih, duygunun doğal akışını korumaktadır.
2. Kafiye ve Redif
Şiirde, dizelerin ahenk ve ritmini belirleyen belirgin bir ses düzeni göze çarpar. -dı, -dim, -lar, -mesi gibi redifler yoğun biçimde kullanılmaktadır. Yarım ve tam kafiyeler yer yer görüyor. (bağladı–ağladı, durağım–ararım). Şiir, mesnevi tarzı denilen ikili kafiye birimleriyle ilerlemektedir. (aa/bb/cc). Son dize serbest bırakılarak sembolik bir kapanış sağlanmıştır
SONUÇ
"Pınarcık Çeşmesi", çocukluk anılarını anlatmanın ötesinde kişisel geçmişin bir mekân sembolü üzerinden yeniden inşasını konu ediniyor. Çeşme, şairin hayatında masumiyetin, kaybedilen değerlerin verdiği hüznün, sevginin ve hatıraların birleştiği bir ruh merkezine dönüşüyor. Yusuf Kabukçu, bireysel deneyimlerinden hareketle kolektif hafızaya seslenen bir şiir ortaya koymuştur. Semboller, şiirin hikâye kurgusu ve lirizmi, bu manzum metni modern Türk şiirinde nostalji temalı şiirlerin önemli örneklerinden biri hâline getirmiştir.