(Dünden devam)

Önceki incelememize dayanarak Yusuf Kabukçu’nun şiir anlayışını değerlendirmeye devam edelim.

7. Doğa, Zaman ve Mekânın İşlevi

Doğa, Kabukçu’nun şiirinde yalnızca dekoratif bir unsur değil duygunun taşıyıcısı ve metaforik zeminidir. Bahar, yenilenmeyi / dağ, sükûneti ve iç dünyayı / deniz ve dalgalar, gelgitli aşk hâlini / kar taneleri, safiyeti simgeler. Çeşme, sahil ve dağ evi gibi mekânlar ise şairin hatıra odaklı duygu alanlarıdır. Böylece doğa ve mekân unsurları, Kabukçu’nun duyuş dünyasında duygunun temel eksenini oluşturur.

8. İç Konuşma ve Benlik İnşası

Kabukçu’nun birçok şiirinde özne, kendi iç sesiyle doğrudan ilişki kurar. “Gönlüm ile Hasbihal”, “Kendime Geldim”, “Gönlümü Bıraktım Kendi Haline” ve “İğneyi Kendime Batırdım” gibi metinlerde şair, iç konuşma formu (monolog) geliştirir. Bu söyleyiş, bireyin kendisiyle kurduğu hesaplaşma, yöneliş ve içe dönüşün güçlü bir yansımasıdır.

Bu içe dönük yapı, şiirlerde iç muhasebe ve hayatın anlamına dair temalar etrafında şekillenir. Duygusal benlik hem sorgulayan hem de kendini yeniden kurmaya çalışan bir bağlamda ortaya çıkar; böylece şair, derinlikli bir kişisel anlatı geliştirerek bireysel deneyimi şiirin merkezine taşır.

EDEBÎ SANATLAR

Kabukçu'nun şiirlerinde en çok kullanılan sanatlar: teşbih, kişileştirme, mecaz, istiare, telmih, tekrir ve tezattır. Şimdi bunları gösterelim.

Teşbih (Benzetme)

Şair, şiiri birçok varlığa benzetir:

Gün aydınlatan bir ışık olur

Bulanık nehirde balık misali

Bedene ruh olan varlık misali

Gönül deryasının suyudur ŞİİR

Doğumda sancıdır; bebektir ŞİİR

Çiçekte meyvedir, arı bal yapar

Amaç, şiirin çok yönlü, canlı, hayat veren bir şey olduğunu göstermektir.

İstiare (Eğretileme/ Metafor)

* Şair ocağında dumandır ŞİİR / Şiir ilhamın dumanı gibi nitelendirilmiş.

* Gönüllere köprü, ağımdır ŞİİR / Şiir insanları bağlayan bir köprü olarak sunulmuş.

* Sözüm, özüm, sesimdir ŞİİR / Şiir şairin iç varlığına dönüşmüş.

Kişileştirme (Teşhis–İntak)

Şiir bir kişi gibi davranır:

Ansızın gelir ruha serinlik verir

Dile gelmiş, kalem yazmış fark etmez

Seven gönüllerde ansızın parlar

Telmih (Gönderme/Atıf)

Halk kültürü ve Türk edebiyatından göndermeler yapılmıştır:

* Veysel’in sazında coşardı hani / Âşık Veysel

* Ferhat, Şirin için düşerdi hani / Ferhat ile Şirin efsanesi

* Yusuf’la Yavuz’dur sözün kısası / Yusuf (Kur'an kıssası), Yavuz (tarihî şahsiyet, Yavuz Sultan Selim).

İham

Şair, Yunus ve Yavuz adlarını hem tarihî şahsiyetlere hem de torunlarının isimlerine göndermede bulunacak biçimde kullanarak şiirde iham sanatına başvurmuştur. Şiirde ayrıca diğer torunları Ege ve Ela Duru'nun adlarını da anmıştır.

Tekrir (Tekrar Sanatı)

“ŞİİR” kelimesinin her kıtanın sonunda tekrar edilmesi şiirin kutsandığını gösteriyor.

Tezat (Karşıtlık / Zıtlık)

* Gün aydınlatan ışık olur / Bulanık nehirde balık misali

* Yağmurdur, bazen de kar olur yağar

* Bazen tasalanır, bazen ağlarız / Neşelenir, keyiflenir, çağlarız

Amaç, şiirin insan hayatındaki tüm çelişkileri yansıtmasıdır.

Mecaz-ı Mürsel

* Kalem yazmış / şairin yazması (araç- kullanıcı ilişkisi)

* Sazda saklıdır / halk ozanı ve müzikle ilişkili mecaz (araç-sahip ilişkisi)

İrsal-i Mesel (Atasözü / Deyim Kullanımı)

* Ateş olmayınca dumanı tütmez / Bir atasözünün aynen kullanılması.

* Yolunu kaybeden garip misali / Tecrübeye dayalı kalıplaşmış bir söyleyiş kullanılmış.

TEMATİK SINIFLANDIRMA

Yusuf Kabukçu'nun şiirlerini temaları bakımından şu ana başlıklarda toplayabiliriz:

1. Aşk, sevgi, özlem, ayrılık, kırgınlık, sitem temalı şiirler

2. Hüzün, yalnızlık, içsel sancı temalı şiirler

3. Umut, hayat dersi, bilgelik temalı şiirler

4. Maneviyat, dua, kader temalı şiirler

5. Toplumsal, kültürel millî (ülkü) temalı şiirler

6. Doğa, mekân, zaman temalı şiirler

7. Aile, dostluk, insan ilişkileri temalı şiirler

8. Kendini anlatış, iç konuşmalar, benlik temalı şiirler

İMGE ANALİZİ

"Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen kelime, nesne, görünüş ya da olgulara gösterge denir. Bir göstergenin gerçek dünyadaki karşılığı ise imgedir." (Öztürk, Yaşar 2018. Türk Dili I-II Yazılı ve Sözlü Anlatım, Kafka Kitap Kafe Yayınları, Denizli, s.18)

Kabukçu’nun şiirlerinde en sık rastlanan imgeler şunlardır:

1. Doğa İmgeleri

Şiirin canlı, akıcı, sürekli değişen bir varlık olduğunu anlatmak için doğa imgeleri kullanılmıştır:

"Işık, su, derya, nehir, ateş–duman, yağmur–kar, şimşek, meyve–bal" gibi imgeler, şiirin doğal ve hayatî bir varlık olduğunu göstermektedir.

2. Halk Kültürü İmgeleri

"Saz, kilim, köy kızları, âşıklar, Ferhat ile Şirin" gibi imgelerle şiirin halktan beslenen bir sanat olduğuna dikkat çekilmiştir.

3. Ruh ve Duygu İmgeleri

“Gönül deryası”, “benim sesim, özüm” ve “ruha serinlik” gibi imgeler, şiirin içsel ve ruhsal bir varlık olduğunu vurgulamaktadır.

4. Zaman–Yol İmgeleri

“Uzun ince yol”, “her şiirin kendi kıssası” ve “yolunu kaybeden garip misali” gibi zaman ve yol imgeleri, şiirin insanın hayat yolculuğuna eşlik eden bir rehber olduğu düşüncesini güçlendirmektedir.

5. Hayat Süreci İmgeleri

"Bebek, sancı, tatlı bakış, sevinç–hüzün karşıtlığı" gibi hayat sürecini anlatan imgeler, şiirin doğumdan ölüme tüm insan hayatını kapsadığını ortaya koymaktadır.

SONUÇ

Yusuf Kabukçu’nun şiiri hem bireysel hem de toplumsal değer taşır. Şiirin kaynağını duyguda ve gönülde bulur; onu insanı besleyen bir ışık, su, nefes ve köprü olarak görür. Şiir, şair için yalnızca estetik bir söyleyiş değil iç dünyayı iyileştiren, insanları bir araya getiren bir sestir.

Halk kültürüyle kurduğu bağ şiiri yerli bir zemine oturtur; aynı zamanda şiiri zaman, mekân ve dil sınırlarını aşan evrensel bir dil olarak niteler. Yoğun imge ve söz sanatı kullanımı, doğayla bütünleşen geniş bir hayal dünyası oluşturur; böylece şiir, değişen ve dönüşen bir canlılık kazanır.

Kabukçu, lirik duyarlığı ve bireysel duyguyu öne çıkaran bir şairdir. Halk şiiri geleneğini sade bir dille sürdürür, toplumsal bilinç ve millî duyarlığı şiire katar. Doğa ve mekân, şiirde duygusal işlev üstlenir; romantik atmosfer ise iç konuşma ve benlik sorgusuyla derinleşir.

Sonuç olarak Kabukçu’nun poetikası duygu merkezli, gelenekten beslenen ve evrenselliğe açık bir anlayışa dayanır. Şiir onun için hem ruhsal bir sığınak hem de estetik bir söyleyiştir. O, şiirinde geleneksel ve modern unsurları dengeli biçimde birleştirmiştir.