Siyaset ve hukuk dünyasında son aylarda, “Lawfare” kavramından, sıkça söz ediliyor. Warfare(savaş) sözcüğüne, Law(kanun) sözcüğü eklenerek; lawfare (hukuk harbi) terimi oluşmuş. Bu terim siyasette, rakibinize diz çöktürmek için hukuki yollarla yapılan asimetrik harp çeşidini, açıklamak amacıyla kullanılıyor. Lawfare, hukukun tank, top, tüfek gibi kullanılması demek.

Lawfare, uluslararası siyaset ve hukuk dünyasında; hukukun siyasetin aracı haline getirilmesine deniyor. Partiler arası, liderler arası siyasi mücadelede, yenemeyeceğin rakibini hukuk kurumlarından elde ettiğin güçten yararlanarak; yargı kararı ile devre dışına atmayı ifade ediyor. Her şey hukuk içinde gidiyormuş görüntüsü vererek, yasa dışına çıkıp hukukçuları aparat gibi kullanıp, siyasi rakiplerini yarış dışına çıkarmayı ifade ediyor.

Türkiye, bu asimetrik(farklı görüntü) hukuk harbini, yani gayri nizami harbi, iki binli yıllar dan sonra FETÖ terör örgütü sayesinde gördü ve çok acı yaşadı. Binlerce suçsuz insan düzmece delillerle tutuklandı, yargılandı ceza aldı. Ülkenin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ terör örgütü üyelerinden oluşturulan gizli tanık deliliyle tutuklandı ve müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı. İnsanlar bu hukuk harbine dayanamayarak intihar etti, kanser hastası oldu. FETÖ’cü Hakim ve savcılar mevcut hukuk kurallarını kötüye kullanarak, yapacakları darbede engel olacağını düşündükleri subayları; uydurma delillerle yargılatıp, cezalandırdılar. Özel savcılar, özel yetkili Mahkemeler kanalı ile suçsuz yüzlerce askere; Ergenekon, Casusluk, Balyoz gibi davalarda sahte deliller uydurularak kumpaslar kuruldu. Hukuk aparatlaştırıldı ve kumpas kurmada araç olarak kullanıldı. Savcı Zekeriya Öz gibiler devlet gücünü kullanarak; paralel yargı oluşturdular. Siyasetçiler görevini iyi yapsın diye, bu kişinin altına Mercedes zırhlı araç verdi. Zekeriya Öz’de verilen talimatı yerine getirdi. Hukuku, siyasi rakipleri alt etmek için tüfek gibi, tank gibi kullandı. Rakipleri, muhalifleri yargı gücü ile tank gibi ezdi geçti.

Bu terim 1990’lı yıllarda, Hukukun savaş taktiği olarak kullanılmasını, anlatmak için ortaya atılmış. Hukuk harbinde, tankların, uçakların, makinalı tüfeklerin, tabancaların yerini; Mahkemelerin ve yasaların aldığını anlatmak için kullanılıyor. Brezilya’da Lula da Silva davasıyla dünyada daha bilinir haline geliyor. Güney Amerika’da yargı süreçleri seçimlerin ve demokratik sürecin önüne geçtiğinden; “Lawfare” hukuk terimi, siyasal bir kavram haline geliyor.

2014 yılında Brezilya’da “Lawa Yato” oprerasyonu yolsuzlukla mücadele iddiası ile başlamış kısa süre sonra yargı mühendisliği ve siyasi tasfiye aracına dönüşmüş. Lula, uydurma iddialar, uydurma davalar nedeniyle 2018 başkanlık seçimlerine katılamadı. Hukuk kullanılarak, hukuk harp haline dönüştürülerek rakip saf dışı, seçim dışı bırakılmıştı. Lula 580 gün hapis yattı. Tahliye olduktan sonra soruşturmayı yürüten Savcının ve tutuklamayı veren Hakimlerin taraflı davrandıkları, yasa dışına çıktıkları gerekçesiyle Yüksek Mahkeme; soruşturmanın yeniden yapılmasına karar verdi. Yüksek Mahkeme Lula’ya ceza veren yargıç Sergio Moro ile savcılar arasındaki telegram yazışmalarında; savcıların ve Hakimlerin çeteleşerek organize bir şekilde Lula aleyhine delil topladıkları ve bu sahte delillerle karar oluşturulduğu, adaylığının engellendiği hükmüne vardı. Adaylık engellendikten sonra, başkan seçilen Bolsonaro’nun ilk Adalet Bakanının yargıç Sergio Moro olması tesadüf değildi. Davaların siyasi amaçla başlatılıp yürütüldüğünün başka bir kanıtıydı.. (Devam edecek)