İsrail'de 7 Ekim'de Hamas'ın başlattığı saldırılar sonrası İsrail’in uyguladığı katliamlar, insanlık tarihinin önemli sayfalarından olacak.

Ben süreç içerisindeki yazılarımda ısrarla "Bu uygulamalar normalleştirilmemeli" diyordum.

Öncelikle İsrail'in hafızasındaki 33 Gün Savaşları yani 2006 yenilgisi bu günkü tablonun bir sebebidir.

İsrail, scı bir tecrübeyle sokak çatışmalarında başarılı olamayacsğını gördü.

İsrail, yenilmezlik imajını yeniden tesis etmek için, 2023 saldırılarıyla bombalama, sürgün ve ardından yıkım uyguladı.

Yapılan katliamlarda insanlık onuru açısından genel kabul görmüş değerlerin tamamı çiğnendi.

Hastaneler bombalandı, gazeteciler öldürüldü, çocuklar, bebekler açlığa mahkum edildi.

Bütün bu yaşananlardan sonra Trump tarafından bir ateşkes ve sözde barış planı çizildi ve uygulanıyor.

Ben yine aynısını söylüyorum: Böyle bir barış da normalleştirilmemelidir.

Trump yukarıda bahsettiğim iğrenç saldırıların azmettiricisi, silah temin edeni değilmiş gibi, ateşkes ve barış temennileri içeren plana önayak oldu.

Pek çok ülkenin lideri, katliamların başka türlü durmayacağını düşündüğü için bu plana imza attılar.

İmzalanan metni okudum.

Daha ikinci paragrafta:

"Gazze’deki savaşı sona erdirme ve Orta Doğu’ya kalıcı barış getirme yönündeki samimi çabaları için Başkan Trump’ı destekliyor ve onun arkasında duruyoruz." ifadesi metne eklenmiş.

Bu cümlenin metinde bulunmasının, barışa ya da Ortadoğu'daki sorunların iyileşmesine hiç bir katkısı yoktur.

Bu cümlede herkesin samimi bulduğu Trump, insanlığın gözü önünde ağır katliamlar işlenirken, Gazze'nin boşaltılıp bir turizm merkezi haline getirilmesi gerektiğini söyleyen Trump'tır.

Liderler, ateşkes için, çılgınlığın son bulması için bağrına taş basmış olabilirler ancak ülkelerine döndükten sonra doğruları söyleyebilmeli, Trump'ın yaptıklarını unutmadık diyebilmelidir.

Diğer taraftan Hamas'ın büyük bir zafer kazandığını söyleyenlere de bir eleştirim var.

Öncelikle belirtmeliyim ki elindeki imkanlarla engelleyemeyeceği bir azılı düşmana 7 Ekim'de vurulmuş olan darbeyi kimse normalleştirmemelidir.

Yeterli oranda caydırıcı gücün yoksa musum insanların arasındayken vahşi bir düşmana saldırılmaz.

Saldırdın, olaylar kontrolden çıktı diyelim. Sadece bulunduğu yeri terk etmemiş olmak bir zafer değildir.

Silahlar sustuğuna göre herkes bulunduğu konumda yaşananları hatırlamalı ve bu yaşananların bir daha olmaması için yapılması gerekenleri yapmaya başlamalıdır.