Hayat, çoğu zaman farkına varamadığımız vurdumduymazlıklarla geçip gidiyor. "Bu olup bitenlerden bana ne kardeşim!" diye elimizin tersiyle ittiğimiz bir sürü yaşanmışlık, kocaman bir hüzün yumağı gibi karşımızda duruyor.

Bazen hayatımız farklı olaylarla sarsılır. Bazen bizi derinden etkileyen sürpriz gelişmeler hayatın rengini değiştirir. Hafızalardan silinip giden film kareleri gibi arşivde kalmış binlerce ayrıntı, sevinç, kahkaha, üzüntü ya da gözyaşı hayatımızın bir evresinde yerini alır. Geriye, bilançosu denkleştirilmemiş bir muhasebe defteri gibi hayatın pejmürdelikleri, halledilmemiş problemleri kalır.

Bu bağlamda derkenara yazdığım birkaç kesiti bugün sizlere sunacağım. Haydi buyurun.

Hanefî mezhebinin kurucusu İmâm-ı Âzam'ı herkes Ebu Hanife olarak bilir. Peki, Hanife ne demektir? Arapçada emir/emire, münir/münire, katip/katibe, melik/melike, müdir/ müdire örneklerinde olduğu gibi kelimelere dişilik kavramı veren müennes ekleri vardır. "Hanife" de müennes bir kelimedir, yani dişilik kavramı veren bir sıfat, bir lakaptır.

Emevî ve Abbâsî iktidarlarının istediği fetvaları vermeyen Ebu Hanife, tam adıyla Nûman bin Sabit el-Kûfi, 767 yılında Bağdat zindanlarında işkence gördü ve zehirlenerek öldürüldü. Emevî-Abbâsî zulmü, kendilerine biat etmeyen İmâm-ı Âzam'a asırlarca Hanife ismindeki dişilik kavramıyla hakaret etti, küçümsedi. Oysa Ebu Hanife değil "Ebu Hanifî"dir. Yani Hanif dininin babası anlamındadır. (Bkz. Mehmet Çelik, İslam Tarihinde İsyanlar).

Bu konulara dokunduğunuzda tehlikeli sularda yüzüyorsunuz diye en şiddetli hükmü alnınıza yapıştırırlar: Bre zındık, bre kafir! Tarih, bu tür suçlamaların şahitliği ile doludur. İmâm-ı Âzam'ı zındıklıkla suçlayanlar arasında meşhur hadis âlimi Buhârî'nin de olduğunu neden bu toplumdan gizlerler ki?..

Bu olaylardan yaklaşık 1200 yıl sonra (1990'lı yıllarda) Birinci Körfez Krizi'nde Amerikan uçakları Bağdat'ı bombalarken İmâm-ı Âzam'ın mezarının Bağdat'ta olduğunu hatırlamayan Müslümanların Amerikan Başkanı Bush'a tam destek vermeleri, yakın tarihin bir başka garabetiydi. Yazık!

☆☆☆

Kültür ve Turzim Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: "Galata Kulesi bir Ceneviz Kulesidir aslında. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u işgal ettikten sonra açıkçası Fatih Sultan Mehmet Vakfını kurdu." diyor.

Sayın Bakan' "Fatih İstabul'u işgal etti?" derken askerî olarak kontrol altına almak anlamında kullanılan "işgal" kelimesini mi kastediyor; yoksa ele geçirmek anlamında kullanılan "fetih" kelimesini mi murat ediyor?

Biz bu sözün Sayın Bakan tarafından art niyetle söylenmediğine ve bir dil sürçmesi olduğuna inanmak istiyoruz.

☆☆☆

Gazze, mazlumların soykırıma uğradığı bir garip diyar!.. Gazze, olağanüstü direnişiyle bütün insanlığın yüz akı!..

Eski Mısır'da, Babil Sürgünü'nde, İspanya'da, Hitler Almanyası'nda, Polonya'da zulme uğramış Yahudiler, bugün bir başka kavme soykırım uyguluyorlar! Sürgünler ve büyük acılar yaşamış bir kavim, bugün bir başka mazlum kavmi yurdundan sürüp çıkarmak istiyor! Gazze'deki katliamlar gösterdi ki Yahudilere güvenemezsiniz!

Dünyayı Evenjelist-Siyonist Amerikalılara teslim edemezsiniz! Çünkü Gazze'de yaşanan olaylar bunu ispatladı. Dünyayı Avrupalılara da emanet edemezsiniz! Bosna'daki katliam, acımasız bir insanlık suçu olarak hafızalarda duruyor. Dünyayı Hintlilere, Çinlilere, Sırplara, Ruslara, Budist rahiplere de emanet edemezsiniz! Myanmar'daki zulüm hâlâ içimizi acıtıyor, Doğu Türkistan'da korkunç bir soykırım yaşanıyor!

Bugün bir Batı şehirinde on yaşlarında bir çocuk, babasının omuzlarında "Free free Plastine!" diye bağırıyor! Meydanları dolduran milyonlarca insan, İsrail zulmünü protesto ediyor! Akdeniz limanlarından yola çıkan Sumud Filosu Filistinlilere yardım ulaştırmaya çalışıyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda protesto edilen Netanyahu, vurdumduymaz tavırlarını sürdürüyor. Bazı devletler, Filistin Devleti'ni tanıyacaklarını söylüyorlar.

Buna karşılık bizim ülkemizde cılız, fakat yetersiz İsrail protestoları var. Filistin'e yardım kampanyaları düzenleniyor. Fakat bir de bizim şu entelektüel camiamıza, kültür hayatımıza bakar mısınız? Maşallah, Siyonist İsrail zulmü karşında dut yemiş bülbüle döndüler! Yazık!

Bu çağı tek cümleyle özetlemek gerekirse:

Mahşere kaldıysa mazlumun ahı,

Bizden soracaklar o ıstırabı,

Kılı kırk yaran büyük mahkemede

Zor olacak bu devrin zor hesabı!