Entel nedir, entelektüel nedir?
Entelektüel: İnsanların dayattıkları fikirleri kabul etmeyen, pratik düşünen kişidir. İçinde bulunduğun hayatı anlamak ve anlama yetisine sahip olmak, entellektüel kişilerin yaptığı şeylerdir.
Entel, entellektüele özenendir.
Cahil takımı da ayrımına varmadan, ezikliğine kılıf uydurmak için, her ikisine de entel ya da entel dantel, sıfatını yakıştırır.
Sanatkar ve zanaatkar konusu da tartışılır her zaman. Kim sanatkar, zanaatkardır birbirine karıştırılır.
Hangi dallar sanat hangileri ustadan öğrenilir?
Şiirden Dergisi'nin Ocak Şubat 2025 tarihli 87. sayısında Editör Metin Cengiz entellektüel nedir? Sorusuyla yeni tanımlar peşine düşüyor.
“Umberto Eco'ya dönelim, ‘Benim için entelektüel, yaratıcılığını harekete geçirerek yeni bilgiler üreten kişidir.' Böylece entelektüelin alanı beklenmedik bir derinlik kazanıyor. Kısaca yeni meyve üretebilecek, yeni bir aşıyı hayal edecek keşifçi zekaya sahip bir çiftçi, bilginin gerçek yaratıcısıdır. Öte yandan ne kadar bilgili olursa olsun, şairler, yazarlar, düşünürler üzerine, her yıl aynı dersi veren edebiyat ya da felsefe profesörü entelektüel değildir.” Diyor yazısının devamında.
Eco şöyle devam ediyor, “Eleştirel düşünme, yani yaptığımızı sorgulama ya da bunu yapmanın daha iyi yollarını keşfetme yeteneği entellektüel aktivitenin tek gerçek ölçüsüdür.”
Peki o bu sözlerle entellektüelin bilmekle yetinmediğini, cesaret gösterip inşa ettiğini, mümkün olanın sınırlarını aştığını hatırlatıyor bize. Kadim gerçeklerin arkasına saklanmıyor. Onları yeniden şekillendiriyor" Sevgili Metin Cengiz'e teşekkürler.
Herkes teraziye çıkarsın kendini. Ya da bir berbere gitsin, olmadı bir iki doz entellektüel aşısı alsın eczaneden.
Şiir en az ve en güzel sözcüklerle güzel duygular yaratma sanatıdır. Karikatür en az çizgi ile en çok duyguyu ve düşünceyi yaratmaktır.
Karikatür: Bir şeyin, bir kimsenin, bir olayın; alaylı, insanı güldürecek ve güldürürken de düşündürecek biçimde çizilmiş resmidir.
Denizli Büyükşehir Belediyesi 5. Uluslararası Karikatür Yarışması Sergisi'ni gezdim. Su, başlıklı sergide, karikatürün güldürücü öğesini göremedim. Sular şehri Denizli'de konu ‘Su ve Susuzluk’ olunca bu kaçınılmaz olmuş. Yurt içinden ve yurt dışından birçok sanatçı katılmış. Sanırım seçici kurul oldukça zorlanmıştır, seçmeleri yaparken. Çok güzel çizgiler, çok güzel düşünceler aktarılmış kağıda. Ülkemiz çok iyi karikatürcüler yetiştirmiştir. Bunlardan birinin de Kültür Daire Başkanımız Mehmet Selçuk olduğunu söylemezsem olmaz.
Çocukluğundan beri dikkatle izlerim karikatürleri. Bazıları yazısız, balonsuzdur. Bazılarında konuşma balonları vardır. En güzel ve en anlamlı olanlar balonsuz olanlardır. Sadece çizgi ile öyle dersler verirler ki şaşar kalırsınız. Türk karikatür sanatı bir yozlaşma dönemi geçirdi ve atlattı bana göre. Bir gün dershane öğrencilerinden biri, “Öğretmenim ben karikatürcü olmaya karar verdim.” Dedi. Çizgileri çok iyiydi. Peki nasıl yapacaksın? Dedim. “Birkaç çizgiden sonra küfür yazdın mı karikatür oluyormuş” Dedi. Kendisinin yanlış yönlendirildiğini, karikatür çizmenin çok zor olduğunu, ince düşünceler ve espriler bulma sanatı olduğunu anlattım. Şimdi ne yapar, gerçekten karikatür çizdi mi bilmiyorum. Bildiğim karikatür herkesin harcı değil. Düşünmek, düşündüğünü kağıda aktarmak önemli.
Turan Bahadır Sergi Salonu'ndaki karikatür sergisini beğenerek izledim. Gerçekten çok iyi, çok düşündürücü, ders verici çizgiler, suyun değerini, susuzluk felaketini çok güzel anlatıyor.
Bu sergi ilçelere taşınmalı, köylere, mahallelere taşınmalı, sergilenmeli. Başka illerin sergi salonlarında sergilenmeli. Ancak o zaman amacına ulaşır.
Profesör Seha L. Meray, Cumhuriyet Gazetesi yazarıydı. Su başlarını ‘Devler Tutmuş’ adlı kitabını dönüp dönüp okumuştum. Su başlarını tutmaya devam ediyor devler. Suyu kısıtlıyorlar, kirletiyorlar, kötülük adına ne gerekiyorsa yapıyorlar.
Su dünyadaki yaşamın başlangıcı, böyle giderse sonu olacak. Su kaynaklarının sadece yüzde 2,5’i içilebilir. Önlem alınmazsa, bu oran daha da düşecek. Çayların, derelerin, ırmakların önüne HES'ler (Hidroelektrik Santral) yapılıyor. Bölge insanları, can damarlarının kesilmesine karşı çıkarak eylemler yapıyor.
Su parayla satılır bir mal haline geldi. Şirketler suya sahip çıkıp satarak, büyük paralar kazanıyorlar. Karşılığında su ve susuzluk adına, suların kirlenmesi adına hiçbir şey yapmıyorlar.
Menderes Nehri’ne bakamıyoruz, bağlantılarına bakamıyoruz. Su kapkara. O suyla beslenip büyütülen sebze ve meyveler ne denli zehirliyor bizi bilemiyoruz. Arıtma tesisleri yapılıyor, çalıştırılmıyor. Devlet arıtma tesislerine harcanan elektrikten ücret almamalı.
Büyük Menderes insiyatifi çok güzel çalışmalar yapıyor. Yetkililerin gözleri kör, kulakları sağır. Görmüyorlar duymuyorlar.
Yaşar Tok arkadaşımız, ışıklar içinde uyusun, büyük emeklerle bütün havzayı gezerek, Denizlihaber.com'da ve Evrensel Gazetesi'nde Büyük Menderes'i yazmış, kirliliği ve çözüm yollarını anlatmıştı.
SU HAKKI
Su hakkı, herkesin kişisel kullanımları için yeterli, güvenli, kabul edilebilir, erişilebilir ve bedeli ödenebilir suya sahip olma hakkını öngörmektedir. Su hayattır, sularımızı hep birlikte korumalıyız, sahiplenmeliyiz. Sulara sahip çıkmak, yalnızca çevrecilerin görevi değildir, hepimizindir. İşçi, çiftçi, köylü, şehirli, herkes sahip çıkmalı sulara.
Hoşça kalın, dostça kalın, suya sahip çıkın, susuz kalmayın.