Hiç merak ettiniz mi, günde ortalama kaç sözcükle konuşuyoruz?

Acaba bu ne anlama geliyor?

Bu konuda farklı görüş ve araştırmalar var. Üç yüz sözcükten tutun da daha büyük sayıları söyleyenler var. Kendinizden, çevrenizden yola çıkarak yaklaşık bir sayıya kolayca ulaşabilirsiniz.

Öğrenim durumu, mesleki konumunuz, ilgi alanlarınız bu konuda belirleyici olacaktır.

Günlük yaşamımızda, sıradan ilişkilerde kullandığımız sözcük sayısı oldukça sınırlıdır.

Bir konuda yazı yazılacak ya da konuşma yapılacaksa kullanılan sözcük sayısı da giderek çoğalmaktadır.

Son günlerde konuşmalara, tartışmalara, yazılanlara göz atılacak olursa kimi sözcükler öne çıkıp ilgi görüyor. Hatta, özellikle sosyal medyada kol geziyor.

Telef/ gizli tanık/ komplo/ hak/ adalet/ hukuk/ yargı/ miting/ turp/ şalgam/ yalan/ soygun/ rüşvet/ jammır/ terör/ barış/ kardeşlik vb.

Daha önceleri de; kelle/ ... birçok ağır sözler gündemi işgal edip durmuştu.

Dil konusu yıllardır tartışılır.

Öz Türkçe, yaşayan Türkçe gibi. Şöyle bir düşünürsek, günlük konuşma dilimizde Türkçe, Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca pek çok sözcük yer alıyor.

Dikkat edilirse Osmanlıcadan söz etmedim. Nedeni var elbette bunun.

Etimolojik ya da kökenbilim olarak Osmanlıca diye bir dil var değildir. Türkçe, Arapça ve Farsca'nın karışımı ağdalı olarak kabul edilir.

Özellikle edebiyat ve sanat çevrelerinde bu konu yıllarca tartışma konusu yapılmıştır. Günümüzde tartışmalar eski düzeyde olmasa da herkes bildiğini okumaktadır.

İşin bize göre üzücü yanı, televizyonlarda çeşitli programlarda sunuculuk ve yönetmenlik yapan genç ve orta denilebilecek yaştakilerin neredeyse "tedavül"den kalkmış kimi sözcükleri sıklıkla kullanıyor olmalarıdır.

Ziya Gökalp'in dörtlüğünün tam da yeri:

Güzel dil Türkçe bize,

Başka dil gece bize.

İstanbul konuşması,

En sâf, en ince bize.

Gerçi, o "İstanbul konuşmaları" da tarih oldu ya!

Ne denli okur ve düşünürsek, yazarsak sözcük dağarcığımız da o ölçüde büyüyecektir. Hem de anlama, kavrama ve yargılama becerimiz de yükselecektir.

ŞİİRCE

Okuduk yazdık,

Çizdik konuştuk.

Koştuk alanlara

Dinledik dimdik.

Vurulduk öldük

Eksilmedik hatta,

Acılar bizimleydi

Umutlar...

Öz.

KısaCUK

Tutuklarız

kendimizi

başkaları için, oysa ki hayat

bizi çağırıyor.

Öz.