Bir insanın ruhsal durumu raydan çıktığında (doğru tabir değil, biliyorum), davranışları garipleşir. Hiç beklemediğiniz, alışılmadık tepkiler vermeye başlar ve işte o zaman anlarsınız ki yukarıda (beyin kimyasında) kötücül, acil müdahale gerektiren bir şeyler oluyor.

Birey toplumdan ayrı düşünülemez der bilim. Nasıl ki karakter gelişimi yaşadığınız çevreye bağlıdır (hani coğrafya kaderdir meselesi) toplum raydan çıktığı zaman da aynısı söz konusudur.

Ya ülke ekonomisi (ekonomi yönetimi) raydan çıkarsa topluma ve bireye nasıl yansır?

Minik, yaşanmış bir hikaye ile devam edelim.

Semt pazarlarını gezmeyi seviyorum. Hem ortamın gürültüsünü hem de ürünlerin tazeliğini duymak, görmek hoşuma gidiyor. Aynı zamanda reel ekonominin minimal ölçekteki kopyasıdır pazarlar. Köyden kentten gelip kendi ürettiklerini birinci elden satanlardan da alış veriş mümkündür.

Kriz sonrası raydan çıkan fiyatlar baş döndürürken benim asıl ilgilendiğim kesim birinci elden üretenler oldu. Anlamsız bir biçimde onların da fiyatları uçtu. Tutabilene aşk olsun cinsindendi üstelik. Kendi kendime “Onları da anlamak lazım, çünkü toprağına gübre lazım, traktöre mazot lazım” deyip hak veriyordum.

Fakat…

Üç hafta önceydi. Pazarın girişinde gözleme, börek, katmer yapan teyzelere uğradım ve katmer aldım. Çok değil, bundan bir-iki ay önce 50 Lira olduğunu bildiğim için aynı parayı uzattım. “80 Lira oldu” dediler. İçimden bir yuh çektim ama onlara bir şey demedim. Zira yukarıdaki nedenler gerçekti ve onlar da haklıydı. Fakat canım sıkıldı. Köyde bir kile buğday (16 kilo eder bizim köyde) fiyatı nedir ki diye kendi kendime söylendim. Ama hemen üstüne bunun değirmen masrafı var, yol masrafı var, emek var diye diye yine hak verdim.

Ve geçen hafta aynı pazarcı-emekçi hanımlardan bir kere daha katmer almaya yeltendim. Doğal olarak 100 Lira uzattım ve üstünü bekledim. “Üstü yok,” dediler. “Katmer 100 Lira oldu.”

Vay anasını sayın seyirciler, zamanıydı artık. Durduramadım kendimi: “Neden durmadan fiyat artırıyorsunuz? Ne oluyor ki?”

Elindeki yufka çevirgecini kızgın sacın kenarına vurarak bana baktı. Öfkeliydi belli. Hem emek veriyor hem de sorguya çekiliyor hissetmişti belki. Ve o tüm ülkenin raydan çıkmışlığının portresini çizen sözü söyledi.

“N’olcee belli mi a gardeşim!”

Öyle haklıydı ki… Raydan çıkan katmer miydi yoksa katmeri bile raydan çıkaran güvensizlik mi?