Haka dansı, Yeni Zelanda ve Avustralya yerli halkı Maorilere özgü törensel bir danstır. Genellikle yaklaşık 20 kişi ile toplu şekilde yapılır. Savaşta düşmanı korkutmak, önemli bir kişiyi anmak, önemli bir günü hatırlamak, misafiri karşılamak, bir şeyi kutlamak ya da protesto etmek için yapılır. Yeni Zelanda’da futbol, basketbol, voleybol, beyzbol takımları maça çıkmadan önce bir dua ritüeli gibi geleneksel haka danslarını yapar.
Haka dansı küfür, hakaret ve tehdit içermemektedir. Bazı çevrelerde haka dansı yapmak bir hakaret olarak görülmesi yanlıştır. Haka dansının siyasi ya da mezhepsel yönü yoktur. Yeni Zelanda ve Avustralya yerlileri yapacakları güzel bir işe başlamak ve motive olmak için haka dansı yapar. Yeni Zelandalı sporcular için haka dansı kutsaldır.
Haka dansı ilk olarak 1800'lerde Yeni Zelanda'daki Māori kabilesinin şefi Rauparahaile başka bir kabile arasında geçen bir kavgada hayatta kalınca bir dua ritüeli gibi şükrederek haka dansını yaptı. Haka dansında dansçılar, gözlerinin beyaz kısmını göstererek bir yandan ellerini bedenlerine, bir yandan da ayaklarını yere vurarak dans ederler. Hakanın düşmanı caydırmaya yönelik haykırışları ve tehditkâr savaş figürleri ve ölümden kurtuluş hikâyesini anlatır.
Basketbol ve futbolun yanı sıra, özellikle rugby ve Amerikan futbolu gibi sert takım sporlarında, bu dans, renkli bir gösteri ve motivasyon unsuru olarak sporcular tarafından yapılır. Haka dansı yapan sporcular ısınıp eğlendiklerini ve maça çok iyi motive olduklarını söylüyorlar. Ancak, sert el-kol hareketleriyle yapılan ilkel figürlerin ve tehditkâr haykırışların izleyen üzerinde gergin, hatta saldırgan etkiler bıraktığını düşünenler de var.
Haka dansı sözlü ritüelle yapılıyor. Yeni Zelanda Milli Takımı oyuncuları sahaya çıkınca Maori dilinde Kamate Kamate! Ka ora Ka ora! Kamate Kamate! Ka ora Ka ora! Tenei Te Tangata Puhuruhuru! Nana i tiki mai whakawhiti te ra! UpaneUpane! UpaneKaupane! Whiti te ra! diyerek bir dua eşliğinde yıllar önce bir kavgada hayatta kalan kabile şefinin dua ritüelini söyler.
Türkçe’ye tam karşılığı çevrilemese de; İngilizce’den Türkçe’ye; “Ölüm bu, ölüm bu! Yaşam bu, yaşam bu! İşte bu adam, güneşin yeniden doğmasını sağladı! Yan yana durun, yan yana birlik olun! Zirveye çıkacağız, zirveye en yükseğe! Güneşin doğduğu yere, biz şimdi başaracağız!” şeklinde çevrilir.