TEMİZ HAVA ÖLDÜRÜR

Kasinonun birinde, üst üste sigara, artarda viski içerek kumar oynayan ve sabaha karşı sıfırı tüketip arkadaşıyla birlikte dışarı çıkan adam, şöyle derin bir nefes alır ve birden tiksintiyle irkilerek, “Öff! Ne kadar pis kokuyor!” der. Çünkü bünyesi içerideki kirli havaya alışmış hatta uyumlanmıştır.

Uyumlanma…

İnsanoğlu her türlü fiziksel ortam ve şarta en kolay uyumlanabilen canlı türlerinin başında gelir. Hayatta kalmasının en önemli göstergelerinden biri de zaten bu uyumlanabilme becerisidir.

Ahlaksızlığa uyumlanma…

Şehri besleyen temiz su havuzlarına kazara bir fosseptik kanalından küçücük bir sızıntı olduğunu düşünün. Şehir bu duruma anında tepki verir. Örneğin ilkin çocuklar hastalanır. Çünkü bünyesi mikroba en uzak, en temiz olanlar onlardır. Kimi ishal olur, kimi kusar, kimi ateşlenir.

Toplumların da birlikte yaşarken uydukları yazılı ya da sözlü normları vardır ve bu kurallar şehrin temiz suyudur. Normali ifade eden bu işleyişin herhangi bir yeri delindiğinde yani kirlilik sızdığında, tıpkı yukarıdaki gibi hassas ve toplum bilinci yüksek insanlar tepki gösterir.

Çözüm bulunmazsa ne olur?

Fosseptik sızıntısına çözüm bulunmazsa, o ilk hastalananlardan bazıları ölür, bazıları zamanla bağışıklık geliştirir ve hayatta kalır. Nitekim doğa kanunları da böyle işler zaten. Uyum dedik ya, uyumlanırız.

Toplum normları zarar gördüğünde de ilk tepki verenler susturulursa, konu; geri kalanlar arasında bir süre konuşulur ve ardı sıra hatalı norm, hatasız norm olarak kabul görür.

Devamında ne olur?

Şehir halkı, temiz sudan zehirlenecek; toplum, ahlaki işleyişten rahatsız olacak hale gelir. Torpilin işlemediği yere düşman olunur, rüşvetin dönmediği ortamlarda şikayet merci aranır, liyakatle iş yapanlar taşlanır, kazara hukukun işleyip adaletin yerini bulduğu yerlerde çapanoğlu aranır.

Eh, yeni normlara hoş geldiniz…