Bir yıl önce HTŞ'nin başlattığı hamle, Esat'ın devrilmesi ve yerine Colani kod Şara'nın geçmesiyle sonuçlandı.
Gelişmelerin sonunda, Suriye'nin yeni bir Cumhuriyet haline geldiği söylenemez.
Devrimin yıldönümünü kutlayanlara mikrofon uzatıldığında, insanların "Artık kendimizi özgür hissediyoruz" diyerek yeni dönemi tanımladıklarını görüyoruz.
Dışarıdan bakıldığında Suriye, her taraftan çekiştirilen, yeni çatışmalara hazır bir ülke konumunda.
Bizim için öncelikli konu, silah bıraktığını iddia eden PKK'nın yanında onun türevi olan PYD yani SDG'nin de silah bırakması.
SDG, silah bırakmaktan, Yeni Suriye Ordusu'na entegre olmayı anlıyor ve buna da ayak diriyor.
Bizim beklentimiz: SDG içindeki PKK bulaşıklarının ayrılıp kendi bölgelerine dönmeleri ve silahlı Suriye vatandaşlarının yeni orduya silahlarını teslim edip onların vereceği görevi yapmaları.
SDG'nin yöneticilerinin yaptıkları açıklamalardan, onların mevcut yapılarını koruyarak Suriye Ordusu içinde ayrı tugay kuvveti olarak varlığını sürdürdüğü bir yapı.
Bu düşünce farklılığı nedeniyle Dışişleri Bakanı, geçen hafta Doha'da: "Bir ülkede iki ordu olmaz" diye özetlenecek görüşünü paylaştı.
Hemen ardından Şahin Cilo kod Mazlum Abdi Kobani İsrail gazetesinde röportaj verdi ve "Amerika'nın yardımına ihtiyacımız var " dedi.
Bölgeden gelen haberlere bakarsak Türk Ordusu, caydırıcı pozisyon alarak, her an müdahale edebilir konuma geldi.
Ayrıca, geçmiş dönemde Türk Ordusu'nun yanında PKK/ PYD ile savaşan Suriyeli gruplar da hareketlendi.
Bu sırada asıl sorumlu kişi Suriye Cumhurbaşkanı Şara bir ileri bir geri adım atarak durumu muhafaza etmeye çalışıyor.
İşin doğrusu haraç mezat ortamında herkes koparacağı payın büyüklüğüne bakıyor.
Belirtmem gereken en hassas konu ise: Suriye'de yapılacak hamleler Türkiye'de yürütülen Terörsüz Türkiye Süreci'ni doğrudan etkileyecek ve kırılganlığı artıracaktır.
Aralık ayını izlemeye devam edelim.