PSİKANALİZ YAZILARI - 1

Psikanaliz ve Psikoanalitik Psikoterapi Nedir?

Sigmund Freud'a kadar ruhsal hastalıkların ve belirtilerin sadece tıbbi kökenli, organik beyin hastalıklarından kaynaklandığı düşünülüyordu. Freud insan davranışlarının, hastalık belirtilerinin beyindeki organik sebepler dışında bilinçdışı denilen bir yapıdan kaynaklandığını öne sürdü. Bilinçdışının keşfi, histerinin incelenmesi ile psikoanalitik teori Sigmund Freud tarafından 1890'larda kuramlaştırılmaya başlandı ve Freud'dan sonra da değişerek ve gelişerek günümüze kadar etkinliğini sürdürmeye devam etti.
Freud 1922'de psikanalizi;

  • Diğer yöntemlerle ulaşılamayan zihinsel süreçleri araştırmakta kullanılan bir yöntem
  • Bu araştırmayı temel alarak, ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan bir teknik ve
  • Bu yolla elde edilen ruhsallıkla ilgili kavramlardan oluşan ve bir bilimsel disiplin oluşturan bilgi birikimi olarak tanımlamıştır.

Psikoanalitik teoride temel olarak bilinçdışına bastırılmış dürtü ve düşüncelerin ruhsal belirtilere sebep olduğu öne sürülür. Psikanalizde temel olarak bilinçdışı incelenir. Seanslarda hastanın aklından geçenleri anlatması istenir ve bazı yorumlar dışında müdahale yapılmaz. Buna ''serbest çağrışım'' denir. Analist ise hastanın anlattıkları ve seansa getirdikleri ile bilinçdışı arasında bir bağlantı kurmaya çalışır ve bunu yorumlar. Hastanın kendini ifade etmesi sırasında ''aktarım'' denilen hastanın düşünsel süreçlerini, geçmiş yaşantılarını psikanaliste yansıtmasından yararlanılır. Bilinçdışında çözüme kavuşmamış dürtülerin, düşüncelerin açığa çıkarılması bilince getirilmesi ile de ruhsal hastalık belirtilerinin kaybolması sağlanır. Seanslarda destek vermek, öneri vermek gibi eylemlerden uzak durulur.
Psikanalizin gelişiminde tıp hekimlerinin önemli bir rolü olsa da psikanaliz farklı bilimlerden etkilenerek gelişmiştir. Felsefe, psikoloji, sosyoloji, antropoloji ve dilbilim psikanalizin şekillenmesinde önemli katkılar vermiştir. Yani psikanalizin, psikiyatrinin bir alt dalı olarak tanımlanmasından ziyade özgün bir yapısı olduğunu söyleyebiliriz. Psikanaliz sadece hekimlik alanında değerlendirilecek bir tedavi yöntemi değildir. Hem ruhsal hastalıkların tedavisinde hem insanların zihinsel süreçlerini anlamlandırmada hem de insan üzerine düşünme sisteminin gelişmesinde önemli yer tutar.

Psikanalizle psikoanalitik psikoterapinin farkı nedir?

Hem psikanalizde hem de psikoanalitik psikoterapide hastanın zihinsel süreçleri araştırılır. Hasta, yaşamında, seçimlerinde ve kendinde değişiklikler yapma, kendi ruhsal sürecini araştırma isteğinde olmalıdır.

Psikanalizin uygulanabilmesinde daha katı kurallar vardır. Buna terapi işleyiş kurallarına ''çerçeve'' denilebilir. Bunlar;

  • Haftada en az 3 veya 4 seans olması gerekliliği
  • Hastanın divanda olması gerekliliği (hastanın divanda sırtüstü uzanıyor olmasının serbest çağrışımı kolaylaştırması nedeniyle)
  • Analistin bütün psikoanalitik eğitim sürecini tamamlamış olması
  • İlaç kullanılmıyor olması
  • Ve ağır ruhsal hastalıklarda uygulanmaması gibi özelliklerdir.

Psikolojinin ilk ve en bilinen kuramlarından olan psikanaliz Sigmund Freud tarafından psikopatolojilere, kişiliğe ya da davranışlara yönelik açıklamalar getiren yöntemler bütünüdür.

Psikanaliz Ne Demek?

Sigmund Freud’un bireyin sahip olduğu psikopatolojileri ve davranışları zihinsel süreçler üzerinde id, ego, süperego, libido ve içgüdü gibi kavramları ile tanımladığı psikoloji kuramı psikanaliz olarak tanımlanır. Psikanaliz Sigmund Freud tarafından oluşturulan bir kuram olmasına karşın içerisinde barındırdığı hipotezler ve kavramlar psikoloji bilimi için referans noktası oluşturur. Günümüzde etkisini kaybetmiş olsa da etkisini sürdüren kurama yönelik çalışmalar bilinçaltı ve kişilik kavramları üzerinden devam etmektedir.

Psikanalizin Tarihçesi

Nöroloji alanında doktorluk yapan Sigmund Freud kendisinden önce gerçekleştirilen biyolojik ya da genetik faktörlere bağlı olmayan hastalıkların nedenlerine yönelik araştırmalara odaklanmıştır. Bir süre histeri hastalarıyla da çalışan Freud, psikanaliz kuramının temeline zihinsel süreçlerin patolojilerdeki etkisini yerleştirmiştir.

Freud, psikolojinin kabul edilen başlangıç tarihi 1879’dan önce zihin ve davranışa yönelik çalışmalar yapsa da Freud’un öne sürdüğü kavramlar bilimsel yöntemlerin temel gereksinimlerini karşılamadığı için ilk olarak kabul edilmez. Freud, çalışmalarında bilinçaltı süreçlerine ve insan davranışını hangi faktörlerin etkilediğine yönelik araştırmalara yer vermiştir.

Sigmund Freud tarafından ortaya atılan psikanaliz kuramı 19. ve 20. yüzyılda yaşayan pek çok bilim insanını etkilemiştir. Alfred Adler, Erich Fromm, Carl Gustav Jung, Erik Erikson ve Karen Horney ’in kendi psikolojik kuramlarının içeriğinde psikoanalitik kuramın yansımaları görülür. Psikanalizden etkilenen bu kuramcılar Freud’un çoğu fikrini onaylasalar da farklı olarak karşı çıktığı noktalara da sahiptir. Bu karşı çıkılan noktalara bilinçaltı kavramının yapısı, özellikleri, cinselliğin insan davranışındaki etkisi, güdüler ve dürtüler örnek gösterilebilir.

Psikanaliz ve psikoanalitik kuramlar psikolojinin sendromları tanımlamada ve tedavi etmede kullanılan ilk yöntemlerine sahiptir. Hipnoz, serbest çağrışım ve projektif testler bu yöntemlere örnek olarak verilebilir Psikopatolojilerin tedavisinde kullanılan psikanaliz günümüzde kullanılan modern psikoterapi yaklaşımlarının ortaya çıkmasına büyük katkı sağlamıştır. Psikanalize diğer yaklaşımlar tarafından getirilen eleştiriler bilimsel ilerlemenin gerçekleşmesine yardımcı olmuştur. Bir tedavi yöntemi olarak psikanaliz günümüzde çok uzun süreli, maliyetli ve modern yöntemlere göre başarı oranı düşük olması nedeniyle psikologlar tarafından yaygın olarak tercih edilmemektedir. Öte yandan psikanalizin eğitimi ve uygulanması da oldukça zordur.

Psikanalizin Savunucusu Kimdir?

Psikanaliz Sigmund Freud tarafından ortaya atılmış bir kuram olmasına karşın yaklaşımın temelinde yer alan kavramlar diğer bilim insanlarının teorilerinde de bulunmaktadır. Psikanalizden sonra gelen ve Freud’un fikirlerinden etkilenen yaklaşımlar genel olarak psikoanalitik kuramlar olarak tanımlanır. Bu nedenle Sigmund Freud yaklaşımın kurucusu olarak kabul edilse de psikanalizin birden fazla savunucusu bulunur. Psikoanalitik kuramın savunucuları Freud’un önermelerini genel olarak kabul ederler ancak bu yaklaşımlarının temelinde farklı ögeler ve özellikler bulunur. Bu ögelere Alfred Adler’in kuramının temelinde Freud’dan farklı olarak sevginin yer alması örnek olarak gösterilebilir.

Psikanaliz Ne İşe Yarar?

Psikanalizin kullanım alanları şunlardır:

  • Tanısal süreçler
  • Tedavi süreçleri
  • Kişilik ve benlik farkındalığı kazandırılması
  • Projektif testlerin geliştirilmesi
  • Patolojik olmayan ancak bireyi rahatsız eden sorunların ortaya çıkarılması

Psikanaliz Kuramı Nedir?

Psikanaliz kuramı psikoloji tarihinde kurulan ve kendisinden sonra gelen yaklaşımları derinden etkileyen kişilik kuramıdır. Sigmund Freud’un çalışmaları ve varsayımları ile ortaya çıkan kuram başta psikoanalitik kuramcılar ve Freud’un izinden giden bilim insanları ile gelişerek popülerliğini sürdürmüştür. Psikanaliz tarih boyunca yalnızca gelişmemiş, kendisinden sonra gelen ancak varsayımlarını reddeden yaklaşımlar için de referans kaynağı olmuştur. Psikoanalitik kuramın temelinde zihin-davranış ilişkisine, kişilik gelişimine ve psikopatolojilere yönelik değerlendirmeler bulunur. Başta Freud olmak üzere pek çok bilim insanı psikanaliz kuramının kavramlarına bireysel yorumlamalar getirerek açıklamalarda bulunmuşlardır.

Psikanaliz, bireyin kişilik gelişimini çocukluk yıllarında bulunan farklı özelliklere sahip dönemlere ayırır. Bu gelişim dönemlerinin her biri farklı odak noktalarına sahiptir. Birey bir gelişim dönemini tamamlamadan sonraki döneme geçemez. Öte yandan çevresel faktörler ve patolojiler nedeniyle birey bulunduğu gelişim döneminde takılı kalabilir veya bir önceki döneme gerileyebilir. Bu nedenle psikanalize ya da psikoanalitik kuramlara göre çocukluk döneminde ortaya çıkan ve kişinin farkında olmadan yaşadığı olaylar psikolojik bozuklukların ortaya çıkmasına neden olur. Ortaya çıkan bozuklukların tedavisi ise Freud tarafından geliştirilen, modern psikoterapilerin ilk örneği olan psikanaliz süreci ile gerçekleştirilir.

Psikanaliz ile İlgili Kavramlar Nelerdir?

Psikanaliz ile ilgili kavramlar şunlardır:

  • İd
  • Ego
  • Süperego

1. İd

Freud tarafından ortaya atılan id kavramı bireyin dürtü, arzu ve içgüdülerinden oluşur. İd kişiliği oluşturan ilk yapılardan biridir. Freud id kavramını tarih öncesi çağlardan bu yana gelen bir mekanizma olarak tanımlar. Evrimsel süreçte varlığını koruyan id, Freud’a göre insanı arzu ve isteklerine göre yönetir. Bireyin verdiği kararlar veya sergilediği davranışlar id tarafından güdülenir.

2. Ego

Ego ilkel dürtü ve güdülerden oluşan id ile modern insanın ahlaki düşünce ya da davranış kalıplarını dengeleyen bir mekanizmadır. Freud’un yapısal modeline göre bilinçaltı ve bilinç düzeyi ile bağlantı sağlayan ego; bireyin duygu, düşünce ve davranışsal süreçlerine bir tutarlılık katar. Freud’a göre ego bütünlüğü ruh sağlığının korunmasında önemli bir yer tutar. Öte yandan ego bütünlüğü tam olan birey id ve süperego arasındaki çatışmalara sağlıklı çözümler getirebilir. Bu çözümler bireyin duygu, düşünce ve davranışlarına tutarlılık, modern yaşam biçimine ise uygunluk sağlar.

3. Süperego

Süperego düşünce ve davranışsal süreçlerde ahlaki ya da yasal kuralları gözeten kişilik yapısıdır. Süperego bilinç düzeyinde yer alır ve olaylara mantıksal değerlendirmeler getirir. Süperego id kavramının tam tersi olarak düşünülebilir. Bu nedenle süperego ve id arasında sıklıkla çatışmalar çıkar. Bireyin duygu ve düşüncelerinde görülen bu çatışmayı egonun dengeleyemediği durumlarda beklenmeyen, anormal veya psikopatolojik davranışlar ortaya çıkabilir.

Haftaya Salı görüşmek üzere…