Ayırdı ne acaba? Doğru yanıtı, büyüklerimizin dünyasına gidebilisek bulabiliriz. Örneğin, ninem çetrefilli ya da iyi olmadığını düşündüğü konulara ilişkin "pıltike" derdi. O öyle diyorsa bizler de "bu işte bir hinlik, bir cinlik var galiba" derdik. Çokça da doğru çıkardı sonuç. O yüzden, bugün onu da kullanan var berikini de...
Çoğu sözcükte olduğu gibi süreç içinde anlam kaymaları olabiliyor. Dileyen de seçimini ona göre yapıyor.
Son aylardaki gelişmeleri sağır sultan bile duydu, kör şeytan bile gördü!
Gözler kamuoyu araştırmalarında. Aslına bakılırsa siyaset tek yanlı hem de canlı canlı...
CHP alanlarda "eylem" yaparken muhalefet "gözlem" yapıyor olsa gerek!
Ana muhalefetin oldukça etkin durumuna, iktidarın olabildiğince edilgenliğine karşın; kamuoyu araştırmalarında bunun görünmemesi de oldukça şaşırtıcı.
Ortalamalara bakılacak olursa; CHP %32-36, AKP %27-31 bandında gösteriliyor.
'80'li yıllarda başlayan anket serüveni bugünlerde iletişim ve teknoloji sayesinde oldukça, sonuçlara yakın verilerle karşımıza çıkıyor.
Asıl şaşırtıcı durum da bu sonuçlarda aranmalı. Muhalefetin bunca etkin ve dinamik, iktidarın da umursamaz görünen tutumu karşısında niye sayısal "fark" bu kadar dar çerçevede?
Oysa, 1977 seçimlerine bakacak olursak; Ecevit önderliğindeki CHP %41.4 (213 milletvekili), Demirel önderliğindeki AP %36.9 (189 milletvekili) oy almışlardı.
O günlerin koşullarıyla bugünün koşulları farklı olsa da, yukarıda da değindiğim gibi, nereden bakılırsa bakılsın, CHP'nin açık ara önde olması gerekmiyor mu? Niye böyle bir sonuç çıkıyor? Kararsızların oranının bu denli yüksek görünmesi neye dayandırılıyor? Seçmenin bu güvensizliğinin altında yatan gerçekler nelerdir? Elbette partiler bunu araştırıp çözüm bulmaya çalışıyorlar. Ne ki, genel seçimler için oldukça uzun bir süre olduğuna göre şimdiden sonuçlara ilişkin yorum yapmak da olası görünmüyor.
CHP'nin bir anlamda "yerinde sayıyor" olması da şaşırtıcı değil! Çünkü, CHP henüz istenilen ve beklenen "kavuşma"yı gerçekleştirebilmiş değil.
Eskileriyle yenileriyle, seçilenleri seçilemeyenleriyle... küskünleriyle bıkkınlarıyla CHP aynı havuzda ve saflarda bulunmuyorlar, bulunamıyorlar.
Benim yıllardır kullandığım bir ironi var: Üç CHP'li biraraya geldiğinde dörde bölünür!
Çevrenize nesnel bir bakışla göreceksiniz ki, aynı partinin kimi üyeleri birbirlerine farklı gözlerle bakmakta, uzlaşma kültüründen kişisel beklenti ve hırsları yüzünden nasiplenememektedirler...
Bu, her kademedeki görevli ve yetkililer için de farklı değil.
CHP ne yazık ki bir takım oyunu özelliklerini gerçekleştirme yolunda kaplumbağa hızına dahi yaklaşabilmiş değil.
Bu yazının konusu olmadığından adlandırma ve guruplandırma yapma gereği yok.
Bu sorun sadece il ve ilçeler düzeyinde değil, en üst düzeylerde de görülmektedir.
Sevinçte ve tasada paylaşım yoksa bir ailede, kimi direklerde sıkıntı var demektir. Hele, bu sıkıntıyı görüp de kendi denizinde tekne sefası yapmayı marifet sayanlar günlerini gün etmeyi sürdürüyorlarsa... Adını siz koyun!
Böyleleri, sadece "rakip" gördüklerine değil, ülkemize de büyük zarar vermekte olduklarını anlamalıdırlar.
Vakit çok hızlı geçiyor!
(Şiirce)
Üstüste binmişti günler acil
Sorgulanmıştık fena halde.
Oralı olmadı hiçbir yanımız,
Küskün olmadık o şehrin
O şehrin sokaklarına asla..
Hiç uymamıştı zaten kimliğimiz
Baka baka tanış olduk
Acıların koyağında militan aşklarla
Biz demiştik, demiştik biz..
Hiç gitmediler, gitmediler hiç
Kalanlar biz olduk, günaydın yarınlara...
Öz.
(KısaCUK)
Hayat ki, ne uzun dersmiş;
yaşa yaşa zil çalmıyor!
Öz.