TBMM Başkanvekilliği görevini Tekin Bingöl’e devreden CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, seçimlerin ardından yaptığı açıklamada önemli ifadelere yer verdi. Görevi bıraktığı Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’e başarı dileyen Karaca, Yüce Meclis çatısı altında, devlet protokolünün 11. sırasında ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni temsilen görev yapan 3. kadın TBMM Başkanvekili olarak bulunmanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna vekalet etmekle tarifsiz hisler yaşadığını belirtti. Karaca, “Hayatım boyunca taşıyacağım en büyük gurur ve en ağır sorumluluklardan biri olarak kalacaktır” dedi.
“ANNEME VERDİĞİM SÖZÜ YERİNE GETİRDİM”
Açıklamasında duygusal ifadelere yer veren Karaca, “Uzun yıllar önce Hakk’a göçen anneme 10 yaşımdayken verdiği söz ve daima kalbinin en derin köşesinde taşıyacağım yeminin gereğini; pamuk tarlalarında başlayıp hukuk fakültesinden mezun olduğum, avukatlık görevimi ifa ettiğim ve nihayetinde milletvekili, Genel Başkan Yardımcılığı, ardından TBMM Başkanvekili olarak hizmet ettiğim hayat yolculuğum boyunca yerine getirirken, bana tarih önünde verdiğim hesaba da sadık kalmam ve bu yolda kararlılıkla ilerlemem gerektiğini hatırlattı” dedi.
Hayat hikayesinin içinde tüm bunların bileşkesi olan Cumhuriyet Kadını olma vasfını taşımaya çalışmanın, bu kimliğin gerektirdiği sorumluluğu da omuzlamayı gerektirdiğini dile getiren Karaca, “Ben bu yükü bana inanan ve bana omuz veren yol arkadaşlarımla birlikte sırtlamaktan ötürü hiç olmadığı kadar onurlu ve gururluyum. Bu sorumluluğu yerine getirirken ilk günkü heyecanla, ama her nöbet haftamda biraz daha ağırlaşan bir ciddiyetle hareket etmek için gayret gösterdim. Temsil ettiğim koltuk sadece bir siyasi görüşün oradaki temsilcisi olarak değil; Cumhuriyet devrimlerine, kadın mücadelesine, Meclisin teamüllerine ve halkın vicdanına olan bağlılığımdı” dedi.
Demokrasilerde değişimin, siyasi partilerde yarış ve seçimin esas olduğunu anlatan Karaca, “Ancak bazen değişimin yönü kadar yöntemi zamanlaması da kıymetlidir. Bu süreçte tercih edilen yöntemleri ve özellikle Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararını Genel Kurul kürsüsünde okuttuğum andan itibaren yapılan süreç içerisindeki açıklamaları da kamuoyunun ve tarihi hafızanın takdirine bırakıyorum. Kimi tercihler, güç odaklarının ruhuna hizmet eder, kimileri ise zaman geçtikçe anlam kazanır” sözleriyle sitem etti.
“HAKİKATİN SESİ KONFORLU ALANLARA İYİ GELMEZ”
Görev süresi boyunca keyfiyete dayalı tutum sergileyen hiçbir kişi ve makama eğilmediğini hatırlatan Karaca, “Genel Kurul’u yönettiğim hiçbir birleşimde Anayasa, İçtüzük ve doğru bildiğim hukuk ve inandığım etik değerlerden taviz vermemeye gayret gösterdim. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tarafıma yüklediği sorumluluk gereği, Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararını okutmam başta olmak üzere, içtüzüğün gereğini esas alan tüm karar ve yönetim süreçlerini hiçbir tereddüt yaşamadan yerine getirmeye çalıştım. Tarih susanları değil, konuşması gereken yerde sözünü sakınmayan ve bu uğurda bedel ödemeyi göze alanları yazar. Bu anlamda TBMM Başkanvekilliği olarak kürsüde bulunduğum son Genel Kurul birleşiminde, yürüttüğüm son işlemin Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen hak ihlali kararının okutulması olmasından da ayrıca gurur duyduğumu tarihe not olarak birinci ağızdan düşmek isterim. 16 Nisan 2025 günü de böyle bir ruh haliyle onurlu bir duruş sergilemeyi tercih ettim. Çünkü bilirim ki TBMM’nin itibarı, Anayasa Mahkemesi’nin tüm kişi ve kurumları bağlayıcı kararlarını görmezden gelerek değil, makamlara görev ve yetki kaynağı olan Anayasanın gereğini kamu vicdanına emanet ederek korunur. Bu tutumumla kimi çevreleri rahatsız ettiysem, ki bu da doğaldır; hakikatin sesi, daima konforlu alanlara iyi gelmez. Ben de tarihin akışındaki sessiz ama konforlu alanı değil, vicdanımın sesini doğru bildiğim yolda gereğini yapmak için dinledim ve gereğini yaptım” dedi.
HER SON BİR BAŞLANGIÇTIR
Her sonun bir başlangıç olduğunu dile getiren Karaca, “Mücadelemizi, ilkemizi ve onurumuzu yanımıza alarak devam edeceğiz. Zira bizim makamlarla değil, doğru yolda ilerlediğimiz ve bu uğurda bedel ödediğimiz, insanlık değerleriyle bağımız var. Bu makam ve bu kutsal görev bana verilmiş bir unvan değil, tarih önünde yüklenmiş bir sorumluluktu. Şimdi bu sorumluluğu devrediyorum; ama Cumhuriyet değerlerine olan inancım, kadın mücadelesine olan bağlılığım ve ilkelerim, mücadele azmimle birlikte katmerlenerek yola devam edeceğim. Beni vaktiyle bu göreve layık gören kıymetli milletvekillerimize, birlikte çalıştığımız tüm Başkanlık Divanı üyelerine, Meclis emekçilerimize, destek ve dayanışma gösteren herkese gönülden teşekkür ediyorum” dedi. HABER MERKEZİ