Tarım kesiminin ciddi sorunlar ile boğuştuğunu belirten Hatipoğlu, “Bu sorunlar çözülmezse Türkiye çiftçisiz kalabilir. Dünya’nın en önemli tarım ülkelerinden biri olan Türkiye çok yakın bir zamanda dışa bağımlı hale gelebilir” dedi.

Türkiye’nin değişen iklim ile çok daha sıcak bir ülke haline geleceğini anlatan Hatipoğlu, “Buna hazırlıklı olmalıyız. Tropik bir iklim kapıda, bu nedenle ürün çeşitliliğinde değişikliğe gidilmeli, tropikal ürünler de dikkate alınmalı. Ülkenin en önemli sorunlarından biri de su. Suyu idareli kullanmalı, vahşi sulamadan uzaklaşmalı ve özellikle yağmur sularını depolamaya başlamalıyız” dedi.

Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu ile Denizli tarımı ve yaşanan sorunları içtenlikle anlattı.

Hatip3

Denizli Tarım Platformu ile ilgili bilgi verir misiniz?

“Denizli tarımındaki sorunları dile getirmek için bazı arkadaşlarla Denizli Tarım Platformunu kurduk. Denizli tarımının geliştirilmesi ile ilgili kitaplar yazdım. Denizli tarımının uluslar arası düzeyde tanıtılması, çiftçinin yaşadığı sorunların duyurulması için düşünce üretiyoruz. Denizli tarımının haritasının çıkarılmasını kendimize misyon edindik. Kale biberi üzerine bir çalışmamız var. Türkiye’de satılan leblebilerin %60’ının üretildiği Serinhisar leblebisi üzerine çalışmamız var. Denizli’nin tanıtılması üzerine çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Denizli Tarım Platformu çalışma gurubu olarak 10 kişiyiz. Denizli halk pazarlarında 2 yıldır her ay düzenli olarak pazar yerlerinde fiyat araştırması yapıyoruz. Fiyat değişimlerini ve artışlarını inceliyoruz. Fiyat pahalılıklarının sebeplerini zaman, zaman açıklıyoruz.”

Denizli’de tarımsal çalışmalar nasıl gidiyor?

“Türkiye dünyada önemli bir tarım ülkesidir. Türkiye tarım üretiminde Avrupa’da birincidir. Fındıkta dünyanın en büyük üreticisiyiz. Denizli’de bireysel olarak yapılan tarım ve hayvancılıkta düşüş var. Çiftçilerin ve besicilerin yerini büyük şirketler aldı. Meyve sebze satışında, et, süt mamulleri satışında sıkıntı var. Çiftçiler örgütlü olmadığı için ürünlerini satmada çok becerikli olamıyorlar. Tarım kooperatiflerinin sayısı çok az. Az sayıda olan kooperatifler etkin çalışmıyor. Denizli’de 300’ün üzerinde tarım, sulama, hayvancılık, satış kooperatifleri var. Bu kooperatiflerde 24 bine yakın üretici üye var. Bu kooperatifler şuanda çalışamaz durumda. Bu kooperatifler kapanma durumuna gelmiş, faaliyetten yoksun durumda.”

Tarımda işçi sıkıntısı yaşanıyor mu?

“Tarım ve hayvancılık işlerinde çalışacak işçi bulunamıyor. Tarımda çalışacak işçi bulmak çok zor. Türkiye’de çiftçiler yaşlandı. Son çiftçiler yaşlı çiftçiler. Tarım ve hayvancılık 50 ile 60 yaş gurubuna kaldı. Genç çiftçi olmayacak kadar az sayıda. Tarım işlerine işçi bulunamamasının bir sürü nedeni var. Tarımsal üretim artık para kazandırmıyor. Küçük işletmeler bireysel olarak para kazanmak çok zor. Çiftçiler teknolojiye yatırım yapamıyor. Teknolojiye yatırım yapıp, yeni ekipman alamayınca bu iş olmuyor. Tarlada çalışan bir işçi günde 1500 Lira yevmiye alıyor. Bu paranın yarısına da çalışanlar olduğu söyleniyor. Girdi maliyetleri çok arttı. Ne çiftçi kazanabiliyor nede işçi.”

Hatip4

Para kazanamadığı için tarımı bırakan çiftçi çok mu?

“Tarım üretimi için olan bütün malzemeler pahalandı. Tarımsal üretim girdilerinde %50’den fazla fiyat artışı var. Üreticiler para kazanmıyor. Parayı aracılar kazanıyor. Üretici ürününü 3 liraya satıyor, pazarda 10 liraya satılıyor. Çiftçi para kazanamayınca üretimi terk ediyor. Türkiye’de çiftçilik mesleğini bırakan en üst sıradaki şehirlerden bir tanesi Denizlidir. Muğla Planlama Ajansı diye bir ajans var. Bu ajansın araştırmasına göre; Aydın, Muğla ve Denizli’de çiftçiler üzerinde yapılan çalışmaya göre herkes işinde mutsuz. Bu çalışma 3 ay önce yayımlandı. Denizli’de tarım işi yapan çiftçilerin tamamı mutsuz ve huzursuz durumda. Bizde platformumuz olarak, çiftçilerin sorunlarını her zaman dinliyoruz. Denizli’deki çiftçiler fırsat bulsa, tarımsal malzemelerini satıp bu işi bırakacak. Denizli’deki çiftçiler ürettiğini değerinde satamamaktan yakınıyor. Çiftçilerin bu sorunlarını dinleyen biz örgütlenmeleri gerektiğini söylüyoruz. Çiftçiler sendikalaşmadığı sürece tüccarlara ucuza sebze ve meyve satar. Çiftçiler arasında birlik ve beraberlik olursa daha pahalıya ürünlerini satabilirler. Tüccar kooperatifsiz, sendikasız çiftçiden en düşük miktarda ürününü satın alır.

Tefecilerden para alan çiftçiler de var. Çiftçilerin %13’lük bir kısmı tefeciden para alıyor.”

Türkiye’de bitme noktasına gelen tarım nasıl kurtulur?

“Dünya’da tarımın ileri seviyede olduğu ülkelere gidin bakın. Dünya’ya tarım ürünleri satan ülkelerde kooperatifçilik çok gelişmiştir. Çiftçiler sendikalıdır. Çiftçilerin sattıkları ürünlerinin tanıtımı için dernekler kurmuşlardır. Türkiye’de tarımın kurtulması için bütün çiftçiler birleşmelidir. Çiftçiler birlik ve dayanışma içerisinde kooperatif kurarsa ürünlerini tek fiyattan satar. Kooperatiflerin ve kooperatif pazarlarının olduğu yerlerde aracılar para kazanamaz. Aracıların çiftçinin hakkını çalarak ucuza aldığı, sonrasında 3 katı fiyata sattığı para haramdır. Her çiftçi sigortasını yatırmalı. Çiftçiler haklarını bilmelidir. Biz Tarım Platformu olarak çiftçilerin birlik ve beraberlik içerisinde olmasını istiyoruz.”

Hatip2

Denizli’de hangi sebze ve meyveler üretiliyor? Çiftçinin üretmeyi terk ettiği bir tarım ürünü var mı?

“Denizli’de ciddi bir şekilde üzüm üretimi var. Honaz’da son dönemde cennet hurması ön plana çıktı. Denizli’de başlıca tarım ürünleri; buğday, arpa, mısır, nohut, tütün, haşhaş, üzüm ve pancardır. Üzümden sonra, kavun, karpuz, elma, armut, vişne, kiraz, şeftali, badem ve nar bol miktarda yetişir. Antepfıstığı üretimi ilimizde gün geçtikçe artmaktadır. Denizli’de 70.000 civarı zeytin ağacından ortalama 800 ton zeytin elde edilir. Üretici kiraz üretimini terk etmeye başladı. Kiraz üretimi küresel ısınma nedeniyle terk ediliyor. Mevsimler değişti. Birden dolu yağabiliyor. Aşırı sıcak meyvelere zarar verebiliyor. Küresel ısınma ve susuzluk çiftçinin bu işi yapmasına engel sebeplerden biridir. Kiraz üretimi Afyon gibi daha serin şehirlere taşınmaya başladı. Buğday Denizli’de üretilen birinci üründür. Kekik şehrimizde çok özel bir üründür. Dünya’ya satılan kekiklerin büyük bir bölümü Denizli’de üretiliyor. Nikfer, Güzelpınar, Gözler mahallelerinde ciddi kekik üretimi vardır. Kekik üretimi de daralmaya gidiyor. Kekik üreticileri kekik tarlalarına bakmadığı için kekik verimden düşmeye başladı. Kekiklerin arasına, yabani otlarda karışıyor, fabrika bu kekikleri alıyor bakıyor içerisinde yabancı başka otlar çıkıyor. Birçok kişi kekik üretimini bırakmaya başladı. Kekik üretimi her geçen gün düşüşte.”

Denizli’de ceviz üretimi ne durumda?

“Ceviz üretimi çok ciddi bir şekilde su istiyor. Su olmadan cevizi üretmemiz mümkün değil. Denizli’de ceviz ağaçları verimsiz hale geldi. İlimizde yetişen cevizlerin içi dolmuyor, yeterli lezzette olmuyor. Ceviz yetiştirenlerin emeği boşuna gidiyor. Bundan 5 yıl sonra ceviz ağaçlarının tamamı kesilebilir. Amerika dünyada cevizde ön palana çıktı. Dünyaya biz ceviz ihraç ederken, şimdi biz yurtdışından ceviz alıyoruz. Türkiye’de cevizciliğin bitme sebebi Amerika Birleşik Devletleri’nde üretilen Chandler cevizinin ciddi anlamda dikilmeye başlamasıdır. Chandler cevizi dikimi teşvik ediliyor. Bu ceviz çok su tüketen bir cevizdir. Bizim çok su istemeyen yerli kaman cevizimiz var. Kaman cevizi çok az suyla, çok verim yapar. Türk ceviz fidanı varken, gidip Amerika’dan ceviz fidanı getiriyorlar.”

Denizli’de zeytinciliğin durumu nedir?

“Denizli’de zeytincilik artıyor. Denizli halkı zeytin ağacını çok seviyor. Zeytin dikimi çok artıyor. Kale İlçemizde zeytincilik çok gelişiyor. Kale’de Akdeniz ikliminin çok olduğu İncez bölgesi, Manisa sınırlarında olan ilçelerde, Sarayköy İlçesinde ciddi bir zeytin üretimi var. Denizli’de gemlik dediğimiz zeytin yetişiyor. Denizli zeytini iç pazara satılıyor. Zeytinin yağı çıkarılıyor. Ege bölgesi zeytincilikte önemli üreticilik yapan bir bölgedir. Türk zeytininden marka yaratamıyoruz. Türk zeytininin satılması dünyada engelleniyor. Denizli’de zeytin üretim kalitesi artarsa dünyaya Denizli zeytini adını duyurabilir.”

Açıkta satılan süt peynir gibi gıdalar insan sağlığına zararlı mıdır?

“Bu konuya özellikle dikkati çekmek istiyorum. Sokaktan süt almamalıyız. Sokakta satılan sütlerin içerisine kimyasal madde koyuluyor. İnsanlar sağlıklı oluyor diye, sokaktaki süt satıcılarından süt satın almaya başlamıştı. Pazarlarda satılan açık sütten asla satın almamalıyız. Süt sağıldıktan sonra, soğuk zincire girmelidir. Süt açıkta kalırsa bozulur. Üreticiler süt bozulmasın diye sütün içerisine nereden öğrendiyse çamaşır suyu katıyor. Çamaşır suyunun sütün bozulmasını engellediğini düşünenler var. Denizli halkı açıkta satılan sütlerden almamalı. Marketlerden güvendiğimiz markalardan pastörize süt almalıyız. Pazarlarda satılan sütler süt değildir, içerisine kimyasal madde konulmuş bir madde oluyor. Sütün kesilmemesi için sütlere, çamaşır suyu katıyorlar. Bu sütten yoğurt yaparsın tutmaz. Bütün ürünlerde hile başladı.”

Zirai ilaçlar merdiven altı satılıyor mu?

“Zirai ilaç satıcıları daha ucuz olduğu için merdiven altı üretim yapan kişilerden alarak satış yapıyor. Çiftçi ucuz diye kayıt dışı üretilen tarım ilacını alıp kullanıyor. Çiftçinin ucuza aldığı tarım ilacı çok tehlikelidir. Parası fazla olmayan çiftçilerimiz ucuza aldıkları zirai ürünleri tarımda kullanıyor. Çiftçilerimiz işini büyütse ve kazansa böyle şeyler olmaz. Tarım ilaçlaması belirli koşullarda, belirli ölçülerde yapılmalıdır. Çiftçilerimiz bilindik marka zirai tarım ilaçları kullanmalıdır.”

Türkiye’de Sığır eti haricinde başka hangi alternatif hayvanların etleri tüketilebilir?

“Kırmızı et tüketimi Türkiye’de bir problem halini aldı. Maddi durumu olmayan vatandaşlar et almakta çok zorlanıyor. İnsanlar kırmızı eti sadece sığır etinden ibaret zannediyor. Sadece sığır eti yenir algısı yanlıştır. Vatandaşın sadece kırmızı et diye sığır eti tüketmesi doğru bir şey değil. Tek başına kırmızı et tüketimi de sağlık açısından tehlikeler oluşturuyor. Koyun, keçi, manda eti de kırmızı ettir. Tek başına sığır eti tüketimini değiştirmeliyiz. Türkiye’de balık tüketimi çok az. Türkiye’nin etrafı denizlerle çevrili olmasına rağmen balık tüketimi çok az durumda. Halkımız çok sağlıklı olan balık tüketmelidir. Hindi eti çok sağlıklıdır. Hindi eti tüketimini arttırmalıyız. Türkler eskiden sığır eti yemezdi. Şimdi Türkiye’de sadece sığır eti tüketilir oldu. Ülkemizde sığır sayısı da her geçen gün azalıyor. Alternatif deve, geyik, tavşan, kaz, ördek, güvercin, sülün, bıldırcın, keklik gibi hayvanların üretimini arttırmalıyız. Finlandiya’ya, İsveç’e gidin geyik üretim çiftlikleri var, marketlerde geyik eti satılıyor. Geyik eti dünyada protein oranı en çok yüksek hayvandır. Birçok ülkede deve üretimi yapılıyor ve deve eti çok sağlıklı. Tavşan, keklik, bıldırcın gibi hayvanların üretimi yapılıp marketlerde etleri satılabilir. Et tüketimi sadece sığır etiyle sınırlı değildir. Dünya’da birçok ülke alternatif ülkesinde hangi hayvanı üretebiliyorsa onun etini tüketiyor. Peru’da yabani deve olan lama üretilip eti satılıyor. Avustralya’da kanguru üretiliyor ve eti marketlerde satılıyor. Kazakistan, Türkmenistan, Moğolistan’da halk at eti tüketiyor. Kanada’da fok balığı üretilip eti tüketiliyor. Japonya’da balina eti tüketiliyor. Sağlığımız açısından bize faydalı etleri tüketmeliyiz.”

Semt pazarlarından alışveriş yapan sayısı azaldı mı?

“Bundan 10 yıl önce 4’er kilo alan halk, son 5 yıl içerisinde bunu 2 kiloya düşürdü. Son 1 yıldır 1 kilo satın alınan ürün 500 grama düşürüldü. Şimdi’de vatandaş tane ile satın alıyor. Herkesin bütçesi sınırlı. Temel tüketim ürünlerinde 3 aydır fiyatlar aynı devam ediyor. Meyvelerde pahalılık söz konusu. Meyvelerin pahalı olmasının nedeni don vurmasından kaynaklandı. Ciddi bir küresel ısınma ve susuzluk söz konusu. Vatandaş kendisine pahalı gelen semt pazarlarından uzaklaşıyor. Türk halkı son 1 yılda yoksullaştı. Artık aileler taneyle satın alıyor. Eskisi gibi kilo, kilo alırım algısı artık bitti. Halk pazarlarına gelen sayısı son 1 yılda platformumuzun ölçümlerine göre %30 düştü. Pazara gelenlerin sayısı çok azaldı. İnsanlar meyve ve sebze yemeyi azalttı. Tüketimin kısıldığı gibi, bu pazara gelmeyi bırakan kesim süper marketten kendisine taneyle sebze ve meyve alıp geçiyor. Süper marketlerden alışveriş yapanlar, pazara artık gitmiyor. Meyve yiyenler, artık meyve suyu içmeye başladı. Sebze alanlar, konserveye yöneldi.”

Çiftçilerin ürününü değerinde aracısız şekilde satacağı kooperatif pazarları kurulmalı mıdır?

“Her çiftçi kooperatifli olmalı. Bir kere biz bu aracı olayını ortadan kaldırmalıyız. Kooperatif pazarları kurulmalı. Kooperatif pazarları para kazanmaktan önce, üreticiyi ve halkı düşünür. Bir kooperatif pazarı mahallenizde ve semtinizde taze, yerel ve etik kaynaklı ürünlerin satışını yapar. Aracı dediğimiz kişiler 2 liraya satın alıyor, sonra 10 liraya satıyor. Halk belediyelerle birleşerek kooperatif pazarı kurabilir. Çiftçiler alın terinin karşılığını kooperatif pazarında bulabilir. Çiftçi pazarları kurulmalıdır. Çiftçilerimiz birlik beraberlik içerisinde olurlarsa sebze ve meyvelerini aracısız değerinde satarlar. Türkiye’de savaş zamanları haricinde birlikte iş yapma birlik olma kültürü yok. Bazı konularda birlik olma, birlikte çalışma olsa da, üretim alanında birlik olma söz konusu değil. Çiftçiler önümüzdeki birkaç yıl içerisinde tarımsal örgütlenme yapamazsa çiftçilik yapamayacak. Tarım işleri büyük şirketlerin kontrolüne geçecek. Endüstriyel işletme dediğimiz büyük tarım şirketleri bu işleri tamamen eline alacak.”

2026 yılında tarım sektörünün karşılaşacağı en büyük sorunlar nelerdir?

“Günümüzde çiftçiler, modern tarımın dayanıklılığını temelden test eden çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu zorluklar, modern üretim çiftliklerini sürdürmek için gerekli kaynakların tükenmesi. Tarım arazilerinin bozulması ve üretim kapasitesinin değerinin altına düşmesi. Kırsal arazilerin tarladan çıkartılarak kentsel gelişime dönüştürülmesi.

Toprakların verimini kaybetmesi. Toprağın kimyasallarla kirlenmesi. Tarım işçilerinin giderek azalması. Gübre maliyetlerinin artması da çiftçilerin mali sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır. Nüfus artışı tarım ürünlerine olan talebin artması anlamına geliyor. Vahşi sulamadan vazgeçilmeli, çiftçiler su kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmalıdır. Kuralık ve susuzluk gibi artan sorunların çözümü için Amerika’daki gibi yağmur suyu hasadı yapılmalıdır. Evlerimizdeki atık sular tarımda kullanım için yaşam alanlarımızda depolanmalıdır. Alternatif su kaynaklarını arttırmalıyız. İklim değişikliği ayrıca mevcut su kıtlığı sorunlarını daha da kötüleştirmekte, tarımsal üretim için yeterli su tedarikini sağlama zorluğu her geçen gün artıyor. Çiftçiler 2026 yılında yalnızca su kıtlığı konusunda endişelenmekle kalmıyor, aynı zamanda makine ve ekipmanlarını yenileyemedikleri için endişe duyuyor. Aşırı kentleşme nedeniyle kırsal alanlar azalıyor. Genç nesiller tarım ve hayvancılıktan uzaklaşıyor. Tarım profesyonellerinin ve çiftçilerin sorunları dinlenmeli ve çözüm çareleri bulunmalıdır. Gelecekteki 5 yıl içerisinde çiftçinin sorunları çözülmezse Türkiye çiftçisiz kalabilir.”

Türkiye tropikal meyve üretimini daha fazla arttırmalı mıdır?

“Dünyadaki küresel ısınma mevsimleri değiştiriyor. Türkiye önümüzdeki yıllarda daha sıcak bir iklime sahip olacak. Avrupa ülkeleri daha sıcak bir hale geldi. Meyve ve sebze üretimine Avrupa ülkeleri de başladı. Biz bu sıcak iklimden faydalanmalı tropikal meyve yetiştiriciliğine başlamalıyız. Özellikle Akdeniz bölgesi, Ege bölgesi tropikal meyveciliğe geçmelidir. Asya ülkelerinden ve Latin Amerika ülkelerinde hangi meyve yetişiyorsa biz de bunları yetiştirebiliriz. Avokado, hurma, muz, mango, papaya, ejder meyvesi, babako meyvesi, çerimoya meyvesi, liçi meyvesi, longan meyvesi, ekmek ağacı meyvesi, Jack meyvesi, ackee elması, pomelo meyvesi, kiwano meyvesi, rambutan meyvesi, yıldız meyvesi yetiştiriciliği Türkiye’de küçük miktarda yapılmaktadır. Akdeniz bölgesi tropikal sebze yetiştiriciliğine uygun hale geldi. Tropikal meyvelerin yetiştiriciliğini Ege ve Akdeniz bölgelerinde arttırmalıyız. Tarımla ilgilenen çiftçilerimiz tropikal meyve yetiştiriciliğini öğrenmelidir. Dünyanın birçok ülkesi tropikal meyveler yetiştirerek, Avrupa ülkelerine satışını yapıyor. Çiftçilerimize yeni ekmek kapısı olan tropikal meyve çiftçiliği ülkemizde yapılabilir”

Muhabir: BURAK COŞKUN