DOLAP BEYGİRİ

Geçenlerde anılardan bir fotoğraf geldi önüme. Adını dolap beygiri yazmışım. Sekiz ya da on yıl önce, Yenipazar'da çektiğim bir fotoğraf. Yenipazar Belediye Başkanı Zafer Savcı’nın özel olarak yaptırdığı, bir kuyu etrafında dönüp duran bir suni at fotoğrafı çekmiştim.

O fotoğraf bende değişik duygular uyandırdı.

Dolap Beygiri: Bahçe, bostan, tarla sulamak için, kuyudan su çekmede kullanılan, aynı yerde dönüp durarak çarklı düzeneği işleten beygir. Dolap beygirlerinin gözüne, aynı yerde dönüp durduğunu anlamasın diye deri parçaları bağlanır. Dolap beygiri gibi dönmek ne demekmiş, ona da bakalım. Olduğu yerde sürekli dönen ve hiçbir şey elde edemeyenler için dolap beygiri ifadesi kullanılmış. Dolap beygiri gibi dolanmayı bırak, lüzumsuz işleri bırak, işine bak, anlamında kullanılır.

Yenipazar'da yapay dolap beygiri de dönüp duruyordu. Günümüzde bazı insanları dolap beygirlerine benzetebiliriz sanırım. Gerçek dolap beygirleri yaptıkları işin farkında değillerdir ama işe yararlar. Dolap beygiri gibi dönüp durma, denenler ise boş boş emek sarf ederler, hiçbir işe yaramazlar. beygirin gözünün yanına, deri parçaları takılır, at gözlüğü takılır. Görevi suç çıkarmaktır. Zavallı hayvan binlerce kez döner ve bunun hiç farkına varmaz. Çünkü sağını solunu göremez. Kapitalist düzende, işçinin, memurun, çiftçinin gözünü bağlar. Dolap beygirine; "Ye iç, dön baba dön" demişler, sağa sola bakmasını engellemişler. Kapitalist sistemin kurbanları da gözlerindeki engelden rahatsız değiller. Çevreyi göremedikleri için. Elbette o engelleri kaldırıp, gözlerini açacaklar. Şimdi beklemekteler. Asgari maaş ne olacak, memura, emekliye ne verilecek? Birçoğu gene şükür çekip, verilenlere razı olacak. Başkalarının cebi, midesi dolacak.

Dolap beygiri filmi de var biliyorsunuz. Atıf Yılmaz çekmiş. İlyas Salman, Ayşen Gruda, Şener Şen, Yaprak Özdemiroğlu oynamış. Dürüst bir memurun başına gelenler anlatılmış bu filmde.

İstanbul kitap fuarı açıldı. Birçok kez katılmış ve mutluluklar yaşamıştım Beylikdüzü'nde açılan bu fuarda. "Şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım" dedirtiyor bana bu etkinlikler. Murathan Mungan onur konuğu seçilmiş isabetli bir seçim olmuş. Çok sevdiğim bir sanatçıdır.

Denizli kitap fuarında, sevdiğim sanatçıların söyleşileri vardı. Ancak birine katılabildim.

Pelin Batu ve Haluk Çetin'in müzikli şiirli söyleşisinden çok keyif aldım. Haluk Çetin'le yıllar öncesinden tanışırız. Televizyonda bol müzikli bir program yapmıştık. Pelin Batu'yu, tarih programlarından biliyorum.

Ruhumuza dokunan şiirler, şarkılar vaktin nasıl geçtiğini fark ettirmedi bana. Haluk Çetin zaten çok sıcakkanlı bir arkadaş. Söyleşi öncesi ve sonrasında sohbet ettik Esat Bozbıyık, Mehmet Selçuk ile birlikte. Sıra Pelin Hanım'ın imza bölümüne geldiğinde, "LABİRENTİN" adını verdiği şiir kitabıyla gittim yanına. "Söyleşi boyunca gözlerimi sizden alamadım, sizi dedeme benzettim" deyince, Selahattin Batu'ya mı? Dedim. Bu da onu mutlu etti. Büyükelçi İnal Batu'nun kızı, Selahattin Batu'nun torunu olduğunu biliyordum. Sohbetimiz sırasında, arkadaşlardan biri, o da yazar, deyince biraz daha uzadı sohbet. Tarih TV'de "Okumak Lazım" adını verdiği programda, tarih kitapları yazarlarını konuk ediyormuş. Hep söylerim. "Bir şey yapmalı şarkısı" var ya Moğollar'ın. Herkes bir şey yapmalı, şarkıyla, şiirle, yazıyla programla. Pelin Batu bir şey yapanların arasına girmiş Haluk Çetin gibi. Çok iyi ikili olmuşlar. Bir şey yapın siz de mesajını iletiyorlar sözle, müzikle, şiirle, davranışlarıyla.

Labirentin'in önsöz niyetiyle yazılmış, Karanlıkta Yaşama Kılavuzu, bölümünden çok etkilendim. Altını çizdiğim bölümleri, yorumsuz olarak paylaşmak isterim.

"Karanlıktan çıkarılan temel derslerden biri, kötülük. siciliniz arttıkça kimseye güvenemez oluşunuz. sonsuz yalnızlığınızdır. Bu yalnızlık en büyük cezadır."

"Kötü zamanlar karanlık Çağlar her daim vardı olacak."

"Pandora'nın kutusu açılıp bütün kötülükler saçılsa da UMUT kutunun dibinde, bir yerlerde duruyor. Umut boş ya da dolu, kof ya da değil, bizi yarına karşı güçlendiren güç."

"Son Star Wars yapıtı Rogue One'da Karanlık İmparatorluğa karşı savaşmaya karar veren gençlerin nakaratı şudur: İsyanlar umut üzerine inşa edilir."

"Unutulmayacak ne çok şey var. Unutmamak insanlığı, empatiyi, ahlakı, sevgiyi, bizi, 'Biz'i'. Onuru, haysiyeti, vicdanı ve umudu çalmaya çalışanlara karşın, inadına dik, inadına ışık saçan, inadına umut yaymak lazım. Önce kendi küçük dünyalarımızda sonra, el ele kol kola yarınlara..."

"Ah bir de ayna dökmek lazım, doğru... Şair tavsiyesi..."

Pelin Batu, Babası Büyükelçi İnal Batu ile kaç ülke gezdi bilmiyorum. Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Diye sorarlar ya. Pelin Hanım'da ikisi de var.

Buraya bir şiirini akmak isterim.

Meçhul

Yüzümün kuyusu bir hatıradır

sensiz bir sonsuza açılan gece anahtarı.

Yokluğunla doldurursun odalarımı

gözlerim gözlerin

geçmişle geçmiş.

Kayıp Bir ülkenin kayıp bir oğlusun.

Kayıp ülkemin kayıp oğlunu

bekler tarih öncesinden,

bir ana seni beklediğim gibi.

Ninova'nın yabanında

sarı nehrin kıyısıdır Meryem.

Evim kapısız kolsuz, bugünsüz yarınsız

bir sonsuzdur.

Bu kış acaba üşüdün mü bilmem.

( ısınamam bilmeden.)

......

Pelin Batu'ya ve Haluk Çetin'e mutlu, başarılı yıllar diliyorum. Denizli'den, selamlar, sevgiler.

Hoşça kalın dostça kalın kitapsız ve umutsuz kalmayın.