BÜYÜKELÇİ BARAK NEYİN PEŞİNDE?

Ortadoğu'da gelişmelerin çözümü Suriye'deki düğümün çözümüne bağlı olmaya başladı.

Trump, Ortadoğu politikalarından bahsederken Türk Ordusu'nun öneminden ve Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut yöneticilerinin anlayışına güveninden bahsetmişti.

Bu açıklamalarının üzerine Tom Barak'ı TC büyükelçisi ve Suriye sorumlusu olarak görevlendirdi.

Barak'ın yaz boyu yaptığı görüşmeler ve açıklamaları gündem oldu.

Bazı açıklamaları bu köşenin konusu da oldu.

Barak'ın "Sykes-Picot anlaşmasında yanlış yaptık" sözleri ülkemizdeki Yeni Osmanlıcı'ların hoşuna gitti.

Bizimkiler her zaman olduğu gibi kendilerine yontup, "Türkiye'ye daha fazla toprak verilmesi gerektiğini' söylüyor" diye yorumladılar.

Halbuki Barak, Kürtlere ayrı devlet kurdurulmadığı için Sykes-Picot'u eleştiriyordu.

Nitekim bu açıklamasının devamında Lozan’ı da içine katarak, üniter yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin yanlışlıkla kurulduğunu beyan etti.

Bu hadsiz açıklamalara Atatürkçü Düşünce Derneği dışında hiç bir kurumdan tepki gelmedi.

Elle tutulur bir tepki gelmemiş olsa da Barak, Habertürk televizyona NTV'de yaptığı hadsiz açıklamaları yumuşatmak üzere Türk vatandaşlarına dönük röportaj verdi.

Habertürk röportajında Batı adına konuşan Barak, önce Ulus İnşası modelini denediklerini, bu düşünce işe yaramayınca başka modeller üzerinde durduklarını söyledi.

Bu röportajdan önce NTV'ye yapmış olduğu "Ulus Devletler bölge için bir tehdittir" açıklamasıyla birlikte okursak, Barak'ın bize "Siz yeni bir Osmanlı Devleti hayaliyle oyalanın biz de Suriye'yi parçalayalım. Eski Suriye gibi İsrail'in yaptığı zulme engel çıkaracak bir devlet kalmasın." dediğini anlayabiliriz.

Ulus İnşası modeli dağılan SSCB ve Doğu Bloku sonrasında ortaya çıkan boşlukta parçalanmış ülkelere bir model olarak ileri sürülmüştü.

Ulus inşası modelini en çok savunan Liberal Demokrasi'nin hızlı adamı Francis Fukuyama'yı okuduğumda, Bosna Hersek ve Kosova'da denenen uygulamaları anlattığını gördüm.

Beni en çok rahatsız eden ifade şuydu; "Biz Bosna'da Ulus İnşası denerken zorlandık çünkü bütün kurumlar yılılmamıştı, Kosova'da bütün kurumlar yıkılmış olduğu için işimiz kolaylaştı ifadesiydi."

Ben o ifadeleri okurken Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yoğun saldırılar yapılıyordu.

Neyse...

Batı, Ulus İnşası'nı bahane ederek kurumlara saldırmak yerine doğrudan üniter devletlere saldırmaya başladığını ilan etti.

Ulus İnşası döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yapılan saldırıları alkışlayanlarla Üniter Devlet yapısına söylenen sözleri alkışlayanların yine aynı kitle olduğunu hatırlamak önemlidir.